Son Güncelleme Tarihi 02.01.2004
OCAK 2004 - SAYI 23

 

Makale:

 

Heidegger`in Bergson Zaman Öğretisi`ne Getirdiği Tenkitler

Arslan TOPAKKAYA* 

 

 

Parg. 1.            Bu makale Bergson ve Heidegger`in zaman öğretilerini detaylı bir şekilde incelemek yerine,  kendisini Heidegger´in Bergson zaman anlayışına getirdiği kritik ile  sınırlayacaktır. Her iki filozofun zaman öğretilerinin mukayesesi ayrıntılı bir çalışmayı gerektirmektedir.[1] Biz bu makalede sadece Heidegger`in Bergson Zaman felsefesine getirdiği eleştirileri ana hatlarıyla analiz etmeye çalışacağız.

Parg. 2.            Martin Heidegger(1889-1976), Henri Bergson (1859-1941)`un ”Essai sur les donnés immadiates de la conscience”[2] adlı doktora tezini yayınladığı yıl doğmuştur. Heidegger ile Bergson arsındaki ilişki tek yönlü bir ilişkidir ve daha çok Heidegger`denBergson`a doğrudur. Bergson Heidegger`in ana eseri olan ” Sein und Zeit”`ini [Varlık ve Zaman] (1927) okumuş olmasına rağmen, Bergson´un Heidegger felsefesi üzerine yazmış olduğu herhangi bir yazı mevcut değildir. Heidegger`in Bergsona olan ilgisi Freiburg Üniversi`nde felsefe öğrenimi sırasında başlamıştır. Heidegger 1916 da yazmış olduğu ”Dauns Scout da kategori ve anlam öğretisi”[3] adlı doçentlik tezinde Bergson`dan alıntılar yapmıştır.

Parg. 3.            Bu kısa girişten sonra Bergson`un zaman anlayışını ana hatlarıyla özetlemek makalenin anlaşılması açısından faydalı olacaktır. Bergson`a göre günlük hayatta zamanı içinde bilincimize ait olguların geçtiği homojen bir araç olarak düşünürüz. Bu şekilde düşünülen zaman onun tabiriyle ’mekanlaşmış zamandır’ ve gerçek zamanla ilgisi yoktur. Çünkü böyle bir zaman algısıyla, yanyana aynı anda bir yerde bulunmanın ölçüsü olan mekanın homojen  araç olmak bakımından farkları yoktur. Sonuçta her ikisi de ölçmenin ve saymanın aracısı konumundadırlar.  Homojen ve fiziksel zaman hareket aracılığıyla ölçülmektedir.  Homojen ve fiziksel zamanın pratik  faydaları şüphesiz inkar edilemez. Günlük bütün işlerimizi bu zamana göre ayarladığımız gibi bütün pozitif bilimler de araştırmalarinda bu zamanı kullanırlar. Bergson fiziksel ve gündelik amlamda düşünülen böyle bir zaman anlayışından gerçek zaman olarak adlandırdığı Süreyi (le Durée) birbirlerinden özsel olarak ayırır. Bu Süre doğrudan yaşanır, başka bir deyişle Bergson Süre’nin (le Durée) yaşanmış zamandan başka bir şey olmadığı inancındadır.  Mekansal olgularla ilişkilendirilen Zaman gerçek olmayıp bizim tarafımızdan uydurulan ardarda gelmenin ölçüsüdür. Süre ise mekansal ilişkilerden bağımsız olan iç yaşantının bir formudur. Yalın ve saf olan  bu Süre hiç bir tanımlamayı kabul etmez. Çünkü her türlü tanımlama ister istemez kendisini niceliksel olarak ifade etmek durumundadır. Bergson bu gerçek Zamanın kavramsal ve kategorik bilgisine ulaşma çabasınıda girmez.  Bergson Süre`nin anlaşılması için bir  melodinin içsel olarak kavranması nı örnek olarak gösterir. Melodi peşpeşe gelen müsik notalarından oluşmasına rağmen biz onları bir bütün içinde algılarız. Yani her sonra gelen ton öncekinden farklı olmasına rağmen biz onları teker teker müsik notası olarak değil anlamlı bir melodi olarak bütünleştiririz. Bu içsel olarak yaşadığımız gerçek Süre sayesindedir. Bergson bu örnekle aynı zamanda Süre`nin doğrudan doğruya bir bilinç fonksiyonu olduğunu göstermek ister.

Parg. 4.            Bergson`a göre geşmiş ve gelecek zaman birbirlerinden ayrılamaz. Ve geçmişte hiç bir zaman tamamen yok olup gitmez. Süre ((le Durée) geçmiş, şimdiki, ve gelecek zaman arasında ayrılmaz bir birlik kurar. Süre bu anlamda geçmiş zamanın şimdiki ve gelecek zamanda  devam etmesi olarakda anlaşılabilir. Süre tanımlamaz olmasına rağmen tamamen insana yabancı bir olguda değildir. Ona göre biz bu Süreyi sadece ve sadece sezgiyle (Intuition) anlayabilir ve kavrayabiliriz. Sezgisel düşünme bu anlamda sadece yalın Süre içinde düşünme olmayıp aynı zamanda insanın kendi iç dünyasına dönüş anlamınada gelmektedir. Sezgi yardımıyla kendimizi bu yalın Sürenin içinde bulduğumuzda onun çok farklı boyutlarıyla karşı karşıya geliriz. Şeyler hakkında gerçek bilgiyede yine ancak sezgi yardımıyla kavradığımız bu yalın Süre`de ulaşabiliriz.

Parg. 5.            Süre kavramı aynı zamanda  Bergson metafiziğinin temelini de oluşturmaktadır. Süre evrendeki oluşla birebir ilgilidir. Evren bütün unsurları ile baraber devamlı bir devinim halindedir. Süre ((le Durée) bu oluşumun temel sebebi olan ve hayatın bizzat kendi içinde taşımış olduğu yaratıcı tekamülle (élan vital) içiçedir. Evrendeki oluşta Süre ve hayat aynı oranda etkilidirler. Yaratıcı tekamül (élan vital) devamlı yeni şeyler yaratarak evrendeki her türde kendisini göstermekte insanda da en üst bilinç seviyesine ulaşmaktadır. Bu bağlamda Bergson Finalizm ve Mekanizme önceden belirlenebilirliği kabul ettiklerinden ve evrendeki oluşu determinizme göre açıkladıklarından dolayı şiddetle karşı çıkmaktadır. Yaratıcı tekamül gelişimini  maddeden ruha, aynı zamanda ruhdan da maddeye doğru gerçekleştirir. Bize birbirine zıt gibi görünen oluşa ait değişimler sadece yaratıcı tekamülün evrendeki farklı görüntüleridir. Yaratıcı tekamül gelişimi devamlı ileriye doğrudur. Bu ilerlemede Sürede bütün geçmişle beraber yaratmanın içindedir.

Parg. 6.            Heidegger, Bergson felsefesine ilk tenkidini  Nikolai von Bullnoff tarafından yeni yayınlanan ”Zamanlılık ve Zamansızlık” adlı eseri değerlendirme yazısında yapmış,[4] Bergson`u burada aşırı heraklatizm ile suçlamıştır. Heidegger ikinci önemli eleştirisini,[5] K.Jaspers`in 1921 de yayınlanan “Psychologie der Weltanschauungen” [Dünya görüşleri psikolojisi] adlı eseri hakkında görüşlerini ifade ettiği yazısında yapmıştır. Heidegger burada Bergson`un, hayatı bir bütünlük içinde sonsuz bir akış olarak tarif edip, kavramları hayatın akışını durduran formlar olarak görmesinin, hayatın gerçek anlamını anlamamıza engel olduğu görüşünü dile getirmiştir.

Parg. 7.            Heidegger`in Bergson felsefesine, özellikle onun zaman anlayışına karşı elestirisel tutumuna Husserl`in öğrencilerinden Roman İngarden`in ”Intuition und İntellekt bei Bergson”[6] [Bergson`da sezgi ve akıl] adlı doktora tezinin önemli katkısı olmuştur. Fakat Heidegger`in Bergson Zaman Öğretisi`ne esaslı tenkidine, onun baş yapıtı olan ”Sein und Zeit”ta rastlamaktayız.[7] Bu eser yayınlanmadan önce de Heidegger, profösörlük ünvanını aldığı Marburg Üniversitesi`ndeki derslerinde Bergson`un Zaman Öğretisine karşı eleştirilerde bulunmuştur.[8]

 

Parg. 8.            Heidegger`e göre Aristoteles`in zaman öğretisi avamî (vulgäre) bir zaman öğretisidir. Ancak Aristo´nun bu zaman anlayışı, Aristo`dan sonraki geleneksel zaman anlayışlarının temelini oluşturmuştur. Heidegger Bergson`un zaman felsefesini de aynı kategoride değerlendirir. Ona göre Bergson yeni bir zaman felsefesi geliştirmemiş ve Aristo`ya bağlı kalmaktan kurtulamamıştır. Bergson`un zaman anlayışı da Aristotales`in zaman öğretisinin yorumundan ortaya çıkmıştır. Heidegger`e göre bunun en güzel delili, Bergson`un  zaman (temps) ile süre (Durée) kavramlarını işlediği ”Essai sur le donnees immadiates de la conscience” adlı eseriyle, bu eserin tamamlayıcısı olan ”Quid Aristotales de loco senserit” adlı çalışmanın aynı zamanda yayınlanmis olmasidir.[9]

Parg. 9.            Heidegger ”Varlık ve Zaman”da geleneksel zaman anlayışı ile varlığın aslî zamansallığı arasındaki farklılıkları ortaya koyar. Heidegger`e göre Bergson zamanı mekan olarak algılamıştır ki, bu anlayış ona göre Hegel`de de bulunmaktadır. ”Hegel`e göre meken zamandır veya (...) zaman mekandır. Bergson`un tezi de bundan farklı değildir. O da zamanın mekan olduğunu söyler. Bu açıdan her ikiside doğrudan Aristotales´den etkilenmıştir.”[10] Heidegger bu eşitlemeye (zaman=mekan) karşıdır. Ona göre böyle bir anlayış ancak zamanın sadece şimdiki an (Jetzt-Zeit) olarak anlaşılması ve mekanında eşit zamanlılıkta (in der Gleichzeitigkeit) kurulmasıyla mümkündür. ”Mekanın zaman olmadigi gibi zaman da mekan degildir. Zaman sadece bir imkan(lılık)dır (Möglichkeit) ve mekan kendisini sadece zamanda belirleyebilir. Bu belirlenme bizzat mekanın kendisinden kayanaklanmayıp; varlık, her varolanın varlığı (als Sein jedes Seienden) olarak sadece zamanla anlaşılabilir.”[11] Heidegger benzer düşünceleri daha sonra “Varlık ve Zaman”da da dile getirmiştir. Heidegger burada Hegel`in ”mekan zamandır” görüşüyle, Bergson zaman felsefesinin temellendirme farklılığına rağmen sonuçta Hegel ile aynı noktada buluştuğunu iddia eder. Ona göre, Bergson sadece Hegel`in denkleminin tersin çevirmekte, yani zaman mekandır demektedir. ”Zaman (le Temps) mekandır (...) zaman mekan olarak niceliksel birbiri ardına ( Sukzession ) gelmedir. Süre ise [Durée , Bergson`da gerçek zaman olarak betimlenmektedir A.T.] böyle bir zaman anlayışına karşı niteliksel süreklilik olarak tanımlanmaktadır.”[12]

Parg. 10.        Heidegger`e göre varolma kaygısı (das Besorgen des Daseins), zamanın varlığını fark etme olayıdır. Bu farkında oluş insanın dünyada oluşu açısından (in der Welt sein) yapısal öneme sahiptir. Dünyada olmak demek aynı zamanda ”zamanda” olmak demektir. ”Var olanların zamansal belirlenmişliklerini, zaman içinde olmak olarak tarif ediyoruz. Böyle bir zaman anlayışı geleneksel ve gelişmemiş zaman anlayışının değişmesine zemin teşkil etmektedir. Zaman, zamanın içinde olmak olarak aslî zamanı aşan bir özellik göstermektedir. Bu temel (Ursprung) bize, zamanın dünyada varolanların içinde oluştuğunu ve yok olduğunu gösterir. Bu gerçek zaman fenomenidir. Ancak böyle bir zaman anlayışı sayesinde Bergson`un ontolojik açıdan yetersiz ve belirsiz olan ve mekan lehine niteliksel zamandan vazgeçmemizi salık veren zaman öğretisinden kurtulabiliriz.”[13]

Parg. 11.        Heidegger`in ”zaman içinde olmayı” var olanın özsel zamanlılığı kavramına bağlaması ve zamanı birbirini takip eden anlardan değil, var olanın özünü gerçekleştirme imkanı olarak tanımlaması, onu insan varlığnın özünü bulduğu düşüncesine götürmüştür.

Parg. 12.        Heidegger`in Bergson`u geleneksel zaman öğretileri ve Aristotales`e bağlı kalmakla suçlaması kanatimizce doğru bir tespit değildir. Bizzat Bergson geleneksel zaman anlayışının yanlışlığını iddia etmiş ve Kant`ın zaman felsefesine çeşitli tenkitlerde bulunmuştur.[14]  Bergson Heidegger`in tenkidinin aksine fizikî ve mekanlaşmış zamana değer vermez, onun için önemli olan yaşanmış Süredir.

Parg. 13.        Heidegger aynı zamanda, Bergson`un zaman anlayışında bir sürekliliğin olmadığı inancındadır. Ona göre, Bergson kendi doktora tezinde savunduğu zaman öğretisinden daha sonra vazgeçmiştir. Heidegger, Bergson`un daha sonra yayınladığı ”Matiére et Memoire”[15] adlı eserinin, Bergson`un zaman felsefesini anlamak açısından daha verimli olduğunu ifade eder. Heidegger`in böyle bir tesbite ulaşmasında Max Scheler`in 1913 de yazmış olduğu makalenin[16] etkisi inkar edilemez. Scheler`in bu makalede Bergson`a yaptığı tenkitler, felsefe çevreleri tarafından Bergson Zaman Öğretisi`ne yapılan ilk ciddi tenkit olarak kabul görmüştür. Scheler mezkur makaleseinde, Bergson`un o zamanlar felsefe ve edebiyat dünyasında moda bir isim olduğunu, bu genel modaya rağmen şüpheci bazı hassas kulakların gerçekten Bergson felsefesinin okunmaya değer olup olmadığını sorguladiklarinı söyleyerek söze başlar. Ona göre böyle bir insanın söyleyecek bir şeyi olmak zorundadır.[17] Scheler daha çok Bergson`un ”Matiére et Mémoire”da dile getirdiği zaman öğretisine ilgi duymaktadır. Scheler Bergson`u tenkidinde genelde bu esere bağlı kalmıştır. Scheler`e göre, Bergson`un sözünü ettiği yalın zaman (homogene Zeit) hakiki anlamda zaman olmayıp sadece bir sembolden ibarettir. Böyle bir zamanın ortaya çıkabilmesi için, Bergson`un gerçek zaman olarak kabul ettiği Sürenin mekanla etkileşime girmesi gerekmektedir. Böyle bir etkileşim sonucunda ortaya çıkan Süre gerçek zamanın yanlış bir projeksiyonu olmak durumundadır. Böyle bir Süre de sadece mekanda ve hatirlamayla mümkündür.

Parg. 14.        Bergson, tabiatın Süre (Durée) olmadan varlık temelini kaybedeceği düşüncesindedir. Ona göre, fiziğin tarif ettiği hareket kavramıyla zamanı anlamak mümkün değildir. Bergson gerçek zamanın ancak sezgiyle (İntuition) anlaşılabileceği kanaatindedir. Bunu hissetmek oldukça kolaydır. ”Sezgi her şeyden önce içsel Süre ile ilgilidir (...). Sezgi ruhun direk öngörüsüdür.”[18] Scheler Bergson`un bu düşüncesini problemli bulur ve şöyle der: ”Ne yazık ki günümüzün moda felsefelerinin benimsediği en önemli öğreti şu olmuştur: Psikolojik yaşantının gerçekliği bir tarafa bırakılmış, varlık problemi sadece varlığın burada olup olmadığı ile sınırlandırılmış, psikolojik olan ise sadece bizim onu nasıl algıladığumıza indirgenmiştir.”[19]

Parg. 15.        Heidegger, Bergson`un Sürede zamanın metafiziksel özünü bulduğunu iddia eder. Bergson`un yaptığı yalın (homogen) Zaman ve yalın Süre ayrımı da Heidegger`e göre bu kabule dayanmaktadır. Bundan dolayı Bergson alışılagelmiş zamanı mekan olarak kabul etmiştir. ”Fakat bununla Bergson zamanın ne olduğunu anlamadığını ispat etmektedir. Çünki Bergson alışılagelmiş  (alltägliche) zamanın nasıl mekan olduğunu izah edememiştir. Bergsonun mekan olarak kabul ettiği zaman hiç bir şekilde mekan olmayıp sadece zamanın belli bir modalitesdir.”[20]

Parg. 16.        Heidegger tenkitlerini 1927 yaz döneminde” verdiği derslerde de sürdürmüş ve şöyle bir sonuca ulaşmıştır. ”Bergson Süre kavramıyla gerçek zaman fenomenine ulaşmayı başaramamıştır. Buna rağmen onun bu felsefî çabası takdire şayandır. Çünki Bergson´un çıkış noktası geleneksel zaman anlayışını değiştirme çabasıdır.”[21]

Parg. 17.        Heidegger 1928 yaz sömestrisinde verdiği derslerde ”Bilinçde zaman” problemini işlerken tekrar Bergson zaman felsefesine olumlu bir atıfta bulunur. ”Yeni bir girişim olarak Bergson, zaman kavramının asli unsurlarını ortaya koymaya çalışmıştır. Şurası bir gerçektir k,i Bergson zaman ile insan bilinci arasındaki sıkı ilişki ve düzeni eski filozoflardan daha açık bir şekilde ortaya koymuştur. Buna rağmen bundan daha önemli olan şey Bergson`da problem olarak görülmemiştir bile. Bergson zaman anlayışını geleneksel bilinç kavramı üzerine geliştirmiştir- ki bu anlamda Dekart´ın Bergson üzerindeki etkisi önemlidir. Fakat metafiziğin temel problemi olan; var olan ile zamanlılık arasındaki aslî ilişki ve bu ilişkinin çözümü için bir hazırlık aşaması olan varlık problemi Bergson tarafından ele alınmamaştır.”[22] Heidegger aynı eserin 12. prağrafında Bergson hakkında olumlu düşünceler serdetmeye devam eder. ”Bergson aslî zamanla ondan türetilen zaman arasındaki ilişkiyi ilk tartışan filozofdur. Bu analizinde Bergson gereğinden fazla bir sıçramayla aslî zamandan türetilen zamanın mekan olduğu düşüncesine ulaşmıştır. (...) Bergson böylece ister istemez gerçek zamanın anlaşılmasına engel olmuştur. Bütün bunlara rağmen Bergson`un zaman analizi şimdiye kadar sahip olduğumuz zaman analizlerinin en esaslılarındandır. Bergson da Dilthey gibi zaman öğretilerinde anlaşılır değildir. Bundan dolayı Bergson felsefesi tekrar gözden geçirilmeli ve iyileştirilmelidir.”[23]

Parg. 18.        Heidegger`in bu tenkitlerine rağmen onun felsefesinden etkilenen filozoflar da az değildir. Bunların başında Georg Simmel (1858-1918) gelmektedir. Simmel verdigi derslerde ve makalelerinde Bergson felsefesini göklere çıkaran ifadeler kullanmistir. Simmel 1911 de Husserl`e yazdığı mektupta şöyle der: ”Son günlerde Bergson`la oldukça meşgul oldum. Bergson`un özellikle ”Madde ve Hafıza”da ortaya koyduğu bilgi teorisinin beni derinden etkilediğini itiraf etmeliyim.”[24] G. Simmel`in yanısıra Max Scheler de, Bergson`un zaman anlayışını tenkit etmesine rağmen özellikle doçentlik tezinden sonra Bergson felsefesiyle meşgul olmuştur. Scheler Baron von Hartling`e yazdığı bir mektupta Bergson felsefesinin kendisini etkilediği itirafında bulunmuştur. Bu etkinin en güzel delili Bergson`un ”Matiere et Mémoire” adlı eserinin almancaya tercümesinde  Schelerin oynadığı roldür. Scheler öğrencilerinden birisini bu eseri almancaya tercüme etmeye ikna etmiş ve kitabı yayınlatmak için yoğun çaba sarfetmiştir.

Parg. 19.        Husserl, Bergson`dan ilk defa 1908`de Göttingen üniversitesinde profosör iken haberdar olmuş, 1914`te Roman Ingarden adlı öğrencisine, Bergson üzerinde doktora tezi yaptırmıştır. Husserl, sık sık kendi zaman öğretisiyle Bargson zaman anlayışı arasındakı benzerlikten bahsetmiştir. ”Husserl Bergson`un ”Durée pure” anlayışı ile kendi “içsel zamanlılık” anlayışı arasında parelellik olduğuna inanıyordu.”[25] R. Ingarden Husserl`in, Bergson`un yalın Süre (reine Dauer) anlayışını tamamen benimsediğini şu sözlerle anlatır: ”1917`de bitmiş doktora tezimi Husserle okuduğumda Husserl Bergson`un yalın Süre hakkındaki düşüncelerini dikkatle dinledikten sonra söyle dedi: O kadar etkilendim ki kendimi bir an Bergson`muşum gibi hissettim.”[26]

Parg. 20.        Helmut Plessner 1928`de yazmış olduğu eserinde,[27] Bergson`un tarih öğretisinin Oswald Spengler`i etkilediğini ve bu etkinin “Batı Uygarlığının Çöküşü” adlı eserin ikinci cildinde zaman öğretisiyle ilgili yazılarında açık bir şekilde görülebileceğini dile getirir.

Parg. 21.        Bergson buna rağmen sık sık Antirasyonalizm, biyolojızm,intusyonizm ve mistisizm ile suçlanmış; çağdaş alman felsefesinde kendi vatandaşlarına, mesala J. P. Sartre, M. Focoult, A. Camus, P. Rıcoeur, J. Derridaya nispetle daha az ilgi görmüştür. Tabi bunun sebebleri ayrı bir çalışma konusudur.

Parg. 22.        Sonuç olarak Heidegger`in Bergson`a getirdiği eleştirilerin çelişkili olduğunu belirtmek durumundayız. Heidegger bir yandan Bergson`unda Aristotales`den beri devam edip gelen, geleneksel zaman anlayışı dışına çıkamadığını iddia ederken, diger yandan yukarıda gördüğümüz gibi Bergson zaman felsefesinin, şimdiye kadar yapılan zaman felsefelerinin en derinlerinden biri olduğunu söylemektedir. Heidegger`in Bergson zaman öğretisiyle ilgili tenkitleri daha çok eski eserlerinde görülmektedir.Yaklaşık 120 cilde yaklaşan toplu eserlerinin sonraki ciltlerinde, Bergson zaman öğretisine tenkit sözkonusu değildir. Heidegger ısrarla Bergson`u, zamanı mekanlaştırmakla suçlar. Halbuki Bergson`un bu yöndeki düşünceleri ”Zaman ve Özgürlük” adlı eserinde sadece on sayfayla sınırlıdır. Bergson`da gerçekten yeni bir tez olarak ortaya çıkan Süre (Durée) kavramını ve buna bağlı olarak geliştirilen oluş meselesi, Heidegger tarafından umursanmamış; dolaysıyla Heidegger Süre kavramını eleştirisinde oldukça yavan ve temelsiz kalmıştır. Heidegger belkide Bergson zaman anlayışını bu şekilde eleştirerek, 1927`de yazdığı ve zaman felsefesinden ziyade varlık felsefesini işlediği “Varlik ve Zaman”[28] adli kitabında  zamanla ilgili dile getirdiği görüşlere rakip olabilecek böyle bir felsefeyi  küçümseyerek kendi zaman öğretisinin biricikliğini korumak istemiştir.



* Freiburg Üniversitesi Felsefe Bölümü Doktora Öğrencisi.

[1] Laurant Girioux`nun Heidelberg Üniversitesi`nde yaptigi fransizca doktora tezı bu konu üzerinde yapılmış oldukça esaslı bir çalışmadır. „Durée pure et Temporalité. Bergson et Heidegger», Montreal 1971.

[2] Bu eser almancaya „ Zeit und Freiheit“  [Zaman ve Özgürlük] olarak cevrilmiştir.  Türkçeye “Şuurun doğrudan verileri üzerine deneme“ şeklinde tercüme edilebilir.

[3] Heidegger, M.: Gasamtausgabe. Bd. 1, Frühere Schriften, Frankfurt a. M. 1978.

[4] A.g.e., s. 46.

[5] Heidegger, M.: Gesamtausgabe Bd. 9. Wegmarken, Frankfurt a. M., 1976, s. 1-44.

[6] Jahrbuch für Philosophie und Phänomenologische Forschung V, 1922, Edmund Husserl [Yay.].

[7] Heidegger, M.: Sein und Zeit, 7. Auflage, Tübingen 1963, s. 18, 26, 47, 334 ve 432.

[8] Heidegger, M.: Gesamtausgabe, Bd. 21, Logik. Die Frage nach der Wahrheit,  Frankfurt a. M. 1976, s. 263-269.

[9]  Heidegger, M.: Sein und Zeit, s. 432-433.

[10] Heidegger, M.: Gesamtausgabe, Bd. 21, Logik, s. 266.

[11] A.g.e. s. 267.

[12] Heidegger, M.:  Sein und Zeit, s. 433.

[13] A.g.e., s. 334.

[14] Denken und schöpferisches Werden. Meisenheim am Glan,1948, “La Pansée et le Mouvant“, s. 40,42,147.

[15] Bergson, H. : Matiére et Mémoire. Essai sur la relation de corps a l`ésprit. (1896), Paris 1939. Almanca tercümesi icin bak.:Materie und Gedächtnis, Gütersloch 1982.

[16] Scheler, M.: Versuche einer Philosophie des Lebens Nietzsche-Dilthey-Bergson, in: Gesammelte Werke Bd. 3, Bern 1955, s. 311-341.

[17] A.g.e., s. 323 ve devamı.

[18] Bergson, H.: Denken und schöpferısche Werden. ( La Pansée et la Mouvant), s. 44, Meisenheim am Glan 1948.

[19] Scheler, M.: A.g.e., s. 246.

[20] Heidegger, M.: Gesamtausgabe, Bd. 21, s. 268.

[21] Heidegger, M.: Gesamtausgabe, Bd. 24, Die Grundprobleme der Phänomenologie, Frankfurt a.M. 1975, s.329.

[22] Heidegger, M.: Gesamtausgabe, Bd. 26, .Metaphysische Anfangsgründe der Logik, Frankfurt a..M. 1978, s. 189.

[23] A.g.e., s. 262.

[24] Buch des Dankens an G. Simmel, K. Gassen ve M. Landmann (Yay.) , Berlin 1958  (Simmels Briefe an Husserl, 87)

[25] Husserl,E. Briefe an R.Ingarden.Hrsg. R.Ingarden,Den Haag,1968.S.116

[26] A.g.e.S.129

[27] bak.Die Stufen des Oganischen und des Menschen. Berlin,1965

[28] Heidegger aslında “ Varlık ve Zaman“ adlı eserini iki cilt olarak planlamış ve bu ikinci cildi zaman analızine ayırmayı  düşünmüştür. Fakat eserin ikinci cildi hiç bir zaman yayınlanmamıştır.