Son Güncelleme Tarihi 24.05.2003
 

 

Makale:

 

MESLEKİ EĞİTİM VE İSTİHDAM, DEVLET PERSONEL REJİMİ VE İŞ MEVZUATI*

Yrd.Doç.Dr. M. Fatih UŞAN**

GİRİŞ

Parg. 1.              Özürlü[1] doğuştan ya da sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecede kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireye denir[2].

Parg. 2.              Tebliğ konusu, Mesleki Eğitim ve, Devlet Personel Rejimi ve İş Mevzuatı  olarak belirlenmiştir. Özürlülerin meslek eğitimi üzerinde durulurken rehabilitasyon (yeniden işe alıştırma) üzerinde durmakta da fayda vardır. Rehabilitasyonun amacı, fiziksel, zihinsel ya da sosyal açıdan özürlü olan kimselerin toplumda normal yerlerini tekrar alabilmeleri için her türlü tedbiri almaktır[3]. Genellikle rehabilitasyon denilince akla, daha önce çalışmakta olan bir kimsenin özürlenmesi durumunda eski işine ya da başka bir işe uygun hale getirilmesi düşünülür. Oysa henüz doğuştan ya da herhangi bir meslek sahibi olmaksızın kişiler özürlenmiş olabilirler. Sözkonusu durumda onların da mesleki eğitime ihtiyaçları vardır. Ancak konunun özelliğinden ötürü, özürlü bireylere yalnızca meslek eğitimi vermek de sakıncalı olabilir. Bir başka ifadeyle, yeniden işe alıştırmada daha önce bir meslek ve sanata sahip olan bir kimsenin işe uygun hale getirilmesi ilk planda düşünülmekte ise de özürlü kimselere yönelik doğrudan bir meslek eğitim verilmesi her zaman pek de mümkün görülmemektedir. Zira bir çok alanda meslek eğitimi verilirken doktor kontrolünde (tıbbi rehabilitasyon) yapılmaktadır. Bu nedenle, bir üst kavram olarak rehabilitasyonu kabul etmek ve bu anlamda mesleki eğitimi de mesleki rehabilitasyon altında vermek daha uygun olacaktır kanaatindeyim. Dolayısıyla biz tebliğimizde bu bakış altında mesleki eğitimi, mesleki rehabilitasyon çerçevesinde ele alıp inceleyeceğiz. Mesleki rehabilitasyonun ülkemiz uygulamasındaki görünümünü, özürlülerin istihdamını kamu personel rejimi ve iş mevzuatı karşısındaki düzenlenişini de tesbit edeceğiz. Yeri geldikçe değişik ülke uygulamalarına da değineceğiz.

Parg. 3.              Hemen başlangıçta şu söylenmelidir ki, ülkemizde 1997 yılından itibaren özürlüler alanında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu husus 3.12.1996 tarih ve 4216 sayılı  Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurulmasına ve Özürlülerin Durumları ile İlgili Çeşitli Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu[4] ile sağlanmıştır. Yapılan değişiklik ve düzenlemeler arasında Başbakanlığa bağlı bir Özürlüler İdaresi Başkanlığının Kurulması, Devlet Memurları Kanunu, İş Kanunu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu gibi kanunlarda değişikler yapılması ve Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe konması gibi hususlar sayılabilir[5].

I.   REHABİLİTASYON VE MESLEKİ EĞİTİM

A)    GENEL OLARAK

Parg. 4.              Doğuştan ya da sonradan herhangi bir nedenle meydana gelen hastalık veya kazalar nedeniyle bedensel, zihinsel ve ruhsal gücünü yitiren kişilere yapılan tedavi ve hizmetler sonucunda onların bu yetenek ve güçlerinin tıbbi, sosyal ve mesleki yönden en üst düzeyde düzeltilerek, toplum içinde bağımsız ve kendine yeterli duruma getirilmelerine rehabilitasyon (yeniden işe alıştırma) denir[6]. Bu anlamıyla rehabilitasyon, tıbbi, mesleki ve sosyal rehabilitasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Rehabilitasyon bir üçlü saç ayağıdır. Bir bütün halinde ele alınmalıdır. Dolayısıyla bir tanesinde ortaya çıkan aksaklık hepsine yansıyacaktır. Bir başka ifadeyle, özürlülerin eksikliklerinin en aza indirilmesi için bu üç tür yöntemin koordineli bir biçimde uygulanması gerekir. Ancak, belirtelim ki, konumuz itibariyle mesleki eğitim üzerinde ağırlıklı olarak durulacaktır.

Parg. 5.              Tıbbi rehabilitasyon, hastalık, kaza yaşlılık gibi sebeplerden meydana gelen bedeni veya ruhi arızalar sonucunda kaybedilen fonksiyonel güç ve kabiliyetleri tekrar kazandırma amacıyla yapılan çalışmalardır[7]. Tıbbi rehabilitasyonun temel prensipleri, doğuştan ya da sonradan olma bedensel veya psiko/sosyal yapıda olabilecek bir özürlülüğü önce teşhis etmek ve sonra ortadan kaldırmaya veya minimize etmeye çalışarak, kişinin geriye kalmış yetenekleriyle mümkün olduğu kadar bağımsız günlük yaşam aktivitelerini yapmasını temin etmek, onu tüketici değil üretici hale getirmektir[8].

Parg. 6.              Sosyal rehabilitasyon ise, rehabilitasyon sürecine engel olacak ekonomik ve sosyal güçlükleri gidererek özürlünün aile, toplum ve iş hayatına uyumunu sağlar[9]. Bir başka ifadeyle sosyal rehabilitasyon, işe yerleştirilen özürlünün işini kolaylaştıran, verimliliğini artırıcı önlemleri alarak işyeri uyumunu sağlamak için yapılan hizmetlerin tümüdür. Bu arada, çevre, sosyal ve kültürel etkinliklerle ilgili binalardaki mimari engellere yönelik düzenlemeler de yapılmalıdır. Belirtelim ki, sosyal rehabilitasyon tıbbi ve mesleki rehabilitasyonun sonucunda değil, bunlarla birlikte sözkonusu olabilmektedir.

B) MESLEKİ REHABİLİTASYON (MESLEKİ EĞİTİM)

Parg. 7.              Mesleki rehabilitasyon, tıbbi tedavi ve imkanlara rağmen özürlüğü tamamen giderilememiş olan ve bu yüzden eski işini yapamayacak duruma düşen işçinin, mevcut iş görme gücünü değerlendirmek, ona yeniden kabiliyet ve yetenek kazandırmaktır[10].

Parg. 8.              Genellikle, mesleki rehabilitasyon merkezlerinde[11] rehabilitasyon hizmetleri bir bütün halinde verilmektedir. Bu anlamda, tıp doktorları yanında, pisikolog, pedagog ve mesleki öğretim uzmanları istihdam edilmektedir. Böyle bir merkeze kabul edilen özürlü, öncelikle tıbbi açıdan muayene edilmekte özürlülüğün şekli ve derecesi belirlenmekte, tıbbi rehalibitasyonun sonucuna göre yapılan fiziksel ve zihinsel testlere, mevcut iş kapasitesine ve yeteneğine göre eğitime tabi tutulmakta, çeşitli iş atölyelerinde çalıştırılarak kazanç elde edecek mesleklere sahip olmalarına çalışılmaktadır[12].

Parg. 9.              Rehabilitasyonla ilgili Sosyal Sigortalar Kanununda düzenleme yapılmıştır. SSK.m.122’ye göre, “Sürekli iş göremezlik geliri veya malullük aylığı almakta olan sigortalılardan çalışma gücünün artırılabileceği umulanlar, Kurumca, kendi mesleklerinde veya yeni bir meslekte çalışabilmelerini sağlamak üzere işe alıştırmaya tabi tutulurlar”. Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü rehabilitasyonu tanımlamıştır. Gerçekten Tüzük m.12’ye göre rehabilitasyon, “Sigortalılardan sürekli iş göremez veya malul hale gelmiş, yahutta gelebilecekleri tıbben kabul edilenlerin, kendi mesleklerinde veya başka bir meslekte çalışabilmelerini sağlamak amacı ile yapılan tıbbi bakım ve mesleki eğitimi ifade eder”.

Parg. 10.          Mesleki rehabilitasyonun belirli safhaları vardır. Meşguliyet terapisi (occupational therapy), özürlü kalma ihtimali olan kişiye, henüz hasta yatağında çeşitli örgü ve el işleri yaptırılarak kişinin geleceğe yönelik endişelerinin giderilmesi hedeflenir. Fonksiyonel tedavi devresinde hastaya çeşitli fizik tedaviler yanında sportif aktiviteler de yaptırılır. Mesleğe yöneltme devresinde (mesleki eğitim), kişinin eski işini yapabilmesi için eğitim ve yetiştirme sağlanır. Kişi, eski mesleğini yapamayacak durumda ise, yani yeniden meslek öğrenilmesi gerekiyorsa yapılan testler sonucu çeşitli kurslara gönderilir. İş bulma devresinde artık, daha önceki safhalardan geçmiş işçiye iş temin edilir. Nihayet, takip devresinde de iş başı yapan özürlünün işyerine adaptasyonu ve gelir durumu takip edilir ve beklenilen sonucun sağlanıp sağlanmadığı araştırılır[13].

Parg. 11.          Mesleki eğitim, kişinin iş piyasasında geçerliliği olan bir işe girebilmesi ve meslekte ilerleyebilmesi için gerekli bilgi, beceri, tutum, davranış ve alışkanlıkları kazanması için benimsenen yöntemdir. Günümüzde gelişmiş toplumlar, özürlülerin de özürlü olmayan bireyler gibi ülkenin ihtiyacı bulunan kalifiye eleman olma ve bu şekilde mesleki eğitimden geçirilme hakkına sahip olduklarını kabul etmişler ve bu yönde çalışmalar yapmaktadırlar. Maalesef üzülerek söylemek gerekir ki, ülkemizde mesleki rehberlik ve mesleğe hazırlanma programları yönünde çalışmalar yetersizdir. Dolayısıyla böyle bir program takip edilmediği için özürlü bireylerin bir meslek bulabilmeleri ve uygun bir işe girebilmeleri ve orada istihdamlarını sürdürebilmeleri oldukça zorlaşmaktadır. Bununla birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan meslek eğitimi çalışmaları, ticaret ve meslek liselerinde verilen eğitim, bu arada halk eğitim merkezlerinde sunulan imkanlar özürlüler için de faydalı olabilir. Yine 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu çerçevesinde de çalışmalar yapılabilir[14]. Ama hemen başlangıçta şu söylenmelidir ki, burada verilen eğitimler bırakın özürlü bir bireyi, özürlü olmayan bireyler için de yeterli değildir.

Parg. 12.          Özürlülerin mesleki eğitimi sağlanırken üç konu üzerinde durulmalıdır. İlki, özürlünün ekonomik geleceğini sağlama, çalışma zevkini oluşturma gibi nedenlerle meslek eğitiminin yeterli çoklukta olması ve bunlardan seçim hakkının kişilere tanınmasıdır. İkincisi, özürlüler için oluşturulacak meslek eğitiminin mümkün mertebe eski işi ya da ona yakın işler olması gerekir. Nihayet, mesleki eğitim projesi sonucunda özürlülerin özürlü olmayan kişiler kadar verimli olmalarını sağlayacak tedbirler de alınmalıdır[15].

C) ÇEŞİTLİ ULUSLAR ARASI KURULUŞ VE ÜLKE FAALİYETLERİ

Parg. 13.          Birinci Dünya Savaşı, bu savaşa katılmış olan ülkelerde çok fazla bulunan savaş malulleri ile ilgilenilmesine yol açmıştır. Bu anlamda, devletler, mecburi istihdam projelerini, hükümetlerin desteklediği mesleki eğitim faaliyetlerini, korumalı istihdama ilişkin projeleri ve mesleki rehabilitasyonu sağlamaya yönelik mevzuat çalışmalarını başlatmışlardır[16]. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra da, devletler bir taraftan savaşın sonuçlarını gidermek maksadıyla tam çalıştırmanın zorunlu olması, diğer taraftan da savaş sonucu yaralananların tekrar çalışma hayatına dönebilmeleri için rehabilitasyona ayrı bir önem vermişlerdir[17].

1.      Birleşmiş Milletler

Parg. 14.          Birleşmiş Milletler, özürlülerin istihdamı ve rehabilitasyonu ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Ancak belirtelim ki Birleşmiş Milletlerin çalışmaları, hiçbir zaman din, ırk, cinsiyet ayrımcılığı alanlarında olduğu gibi geniş kapsamlı olmamıştır[18].

Parg. 15.          Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine Ek 3447 sayılı 9.12.1975 tarihli Özürlülerin Hakları Bildirgesi de rehabilitasyonla ilgili düzenleme yapmaktadır[19]. Yine, 16 Aralık 1976 günü toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981 yılını “Uluslar arası Sakatlar Yılı” olarak kararlaştırmıştır.

Parg. 16.          Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 20.12.1983 tarihinde 48. toplantısında 48/96 sayılı Karar ile Özürlüler İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kuralları[20] kabul etmiştir. Kural 3 Rehabilitasyon[21], Kural 7’de istihdamla ilgilidir[22].

2. Uluslarası Çalışma Örgütü

Parg. 17.          1919 yılında kurulan Uluslar arası Çalışma Örgütü daha henüz kuruluşunu düzenleyen Anayasasının Başlangıç kısmında özürlülerin korunması ve özellikle özürlü ayrımcılığına ilişkin düzenlemelerin yapılmasını hedeflemiştir[23].

Parg. 18.          Uluslararası Çalışma Örgütünün (UÇÖ.) 1955 tarihli Sakatların Mesleki Rehabilitasyonu Hakkında 99 sayılı Tavsiye Kararında[24], mesleki rehabilitasyon, mesleki rehberlik, meslek eğitimi ve geçici yerleştirme gibi, sakat bir kişiye uygun bir iş temini ve bu işe devamını sağlamak için oluşturulan bir takım meslek kurumlarının hazırlıklarıyla gerçekleştirilen sürekli ve koordine edilmiş rehabilitasyon sürecinin bir parçasıdır (m.1/a) Yine m.2’de de, mesleki rehabilitasyon hizmetleri, tüm özürlü kimseler için özürlerinin kaynağı ve tabiatına ve sözkonusu kişilerin yaşlarına bakılmaksızın kapsama almak ve onlara uygun iş hazırlayarak, makul bir iş edindirme ve bu işi sürdürme beklentisi içinde olmalarını sağlamalıdır. Tavsiye Kararı 3. Üst başlıkta (m.3-11) özürlülerin işe yerleştirilmeleri ve mesleki eğitimleri ile ilgili prensip ve metotlar belirtilmektedir. Özürlülerin mesleki eğitimleri özürlü olmayan kişilerle birlikte yapılmalı, ancak özürlülüğün türü ve ağırlığı dolayısıyla bir işyerinde diğer kişilerle eğitimi mümkün olmayanlar için özel eğitim hizmetleri kurulup geliştirilmelidir (m.7-8). Yine Tavsiye Kararında korumalı istihdam (sheltered employment) da düzenleme altına alınmaktadır (8. Üst başlık, m.32-35)

Parg. 19.          Özel olarak özürlülerin mesleki rehabilitasyonu ile ilgili UÇÖ.’nün 1983 tarihli Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdam (Sakatlar) Hakkında 159 Sayılı Sözleşmesi [25] ülkemiz tarafından da onaylanmıştır.

Parg. 20.          Yine UÇÖ.’nün 159 sayılı Sözleşmeye eşlik eden, 1983 tarihli Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdam (Sakatlar) Hakkında 168 sayılı Tavsiye Kararı da mesleki rehabilitasyonu düzenlemektedir[26]. 168 sayılı  Tavsiye Kararı, 1955 tarihili 99 sayılı Tavsiye Kararını tamamlayıcı niteliktedir. 168 sayılı Tavsiye Kararında, özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve istihdam seçeneklerinin nasıl sağlanabileceği, işverenlerin, işçi organizasyonlarının, bu arada özürlülerin ve onların oluşturdukları özürlü organizasyonlarının ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerinin geliştirilmesi için desteklenmesine yönelik düzenlemeler vardır. Bu arada mesleki eğitim ile sosyal güvenlik sistemleri arasında bağlantı da kurulmaktadır[27].

Parg. 21.          UÇÖ.’nün 1975 tarihli İnsan Kaynaklarının Değerlendirilmesinde Mesleki Eğitim ve Yönlendirmenin Yeri Hakkında 142 sayılı Sözleşmesi[28], mesleki eğitim ve istihdam alanında üye ülkelere sorumluluklar yüklemektedir. Üye ülkeler tüm özürlü kimseler için hazırlanacak özel programlar da dahil olmak üzere, çocuklara, gençlere ve yetişkinlere istihdama ilişkin kapsamlı bilgi sağlamak ve mesleki rehberlik sistemlerini de sürekli bir biçimde geliştirmek durumundadırlar (m.3/b.1). Yine, 1948 tarihli İş ve İşçi Bulma Servisi Hakkında 88 sayılı Sözleşme[29] de üye ülkelere, iş talebinde bulunan kimselere, mesleğe yöneltme, mesleki yetiştirme veya yeniden mesleğe intibak hususlarında yardımda bulunmak (m.6/a (i)) ve iş için başvuran özürlülerin ihtiyaçlarına olumlu bir biçimde cevap vermek (m.7/b.2) görevini yüklemektedir.

3. Avrupa Konseyi

Parg. 22.          Avrupa Konseyinin çıkarmış bulunduğu Avrupa Sosyal Şartında özürlülerin istihdamı yanında mesleki eğitimine ilişkin düzenlemeler de vardır[30]. Çalışma Hakkı başlıklı II. Bölüm m.1/4’e göre, akit devletler, uygun mesleğe yöneltme, eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini sağlamayı veya geliştirmeyi taahhüt ederler. Mesleğe yöneltme başlıklı m.9’da, özürlüler de dahil herkese niteliklerine göre ve bu niteliklerin iş bulma olanaklarıyla ilişkili olarak işini seçme ve mesleğini geliştirmede karşılaşılan sorunları çözücü hizmetlerin sağlanması ve bu hizmetlerin ücretsiz olarak karşılanması öngörülmüştür. Nihayet, mesleki eğitim başlıklı m.10’da da, taraf devletler,  özürlüler de dahil gerektiğinde teknik ve mesleki eğitim olanağı sağlamayı ve geliştirmeyi hatta yüksek teknik eğitim ve üniversite eğitimini de kolaylaştırmayı sağlamalıdırlar. Yine, m.15’te özel olarak özürlülerin mesleki eğitimi, mesleğe ve topluma yeniden intibakı konusu düzenleme altına alınmıştır[31].

4. Avrupa Birliği

Parg. 23.          Avrupa Birliğinin spesifik olarak özürlülerin haklarına, rehabilitasyonlarına ve istihdamına yönelik bir direktif anlamında yasal düzenlemesi bulunmamaktadır[32]. Bununla birlikte, 1970’lerden itibaren özürlülerin sosyal entegrasyonlarını sağlamaya yönelik eylem programları da yapılmıştır[33]. Bu anlamda HELIOS (Avrupa Topluluğunun Açık Toplumunda Bağımsızca Yaşayan Özürlü Kişiler Programı) özürlülere ilişkin engellerin kaldırılmasını ve bunların toplumla bütünleşmesini hedeflemektedir. Avrupa Birliği’nin Sosyal Şartı (Topluluk Çalışanları Temel Sosyal Haklar Bildirgesi) özürlüler için de bazı düzenlemeler getirmiştir[34].

5. Bazı Ülke Uygulamalarından Örnekler

Parg. 24.          Özürlülere yönelik olarak bazı ülke uygulamalarına değinmekte de fayda vardır[35]. Ancak, burada birkaç ülke ile ilgili olarak çok genel bilgiler verilecek, ayrıntılı bilgi için yollamada bulunulacaktır.

Parg. 25.          Alman Hukukunda, özürlü istihdamını Alman Ağır Özürlüler Kanunu düzenlemektedir. Bu Kanunda 1 Ekim 2000 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülerin İşsizliğe Karşı Mücadelesi Kanunu ile bazı değişiklikler yapılmıştır[36]. Böylece özürlülerin mesleki rehabilitasyonunu sağlamada işverenlere son derece kolaylaştırıcı düzenlemeler getirilmiştir. Devlet, özürlünün mesleki eğitimi için gereken harcamalara katılmakta, bu arada ücret telafisi yöntemiyle işverenlerin üzerindeki yükleri azaltmaktadır. Özürlü çalışma atölyeleri (meslek atölyeleri) vasıtasıyla özürlüleri çalışma hayatına kazandırmak, çalışma performanslarını, geliştirmek ve yeniden kazandırmak hedeftir. Kırsal kesimlere kadar yaygın bir uygulama alanına sahip bu atölyeler, istihdam edilmede zorlukları bulunan özürlülerin üretime yönelmelerinin sağlanması ve gelir güvencesine kavuşabilmeleri maksadıyla önemli fonksiyon icra etmektedir[37].

Parg. 26.          İngiliz Hukukunda, bir iş bulmanın bir çok özürlü işsiz açısından zor olması karşısında iş bulma servisleri hizmet vermektedir. Alman Hukukuyla benzer nitelikte özürlü işçilere yönelik eğitim gördükleri esnada belirli bir süre gelir güvencesi sağlanmaktadır. Bu arada işverenlere yönelik teşvik edici tedbirler de söz konusudur. Özürlülerin mesleki rehabilitasyonu içinde diğer ülkelerde de olduğu gibi korumalı istihdama (sheltered employment) da yer verilmektedir.

Parg. 27.          Yine, Fransız Hukukunda da çıraklık eğitimi içinde özürlülere yönelik mesleki eğitim sağlandığı gibi, özel ve kamuya ait kuruluşlarda mesleki eğitim verilmektedir. İşverenler için teşvik edici tedbirler burada da geçerli olup, eğitim esnasında eğitim görenlere yönelik yardımlar da vardır.

D) TÜRK HUKUKUNDA

Parg. 28.          Özürlülerin toplumda bağımsız ve üretken bireyler olarak yaşayabilmeleri ve ülkenin gelişmesine katkıda bulunabilmeleri için ön şart yeteneklerine uygun meslek kazanmalarıdır. Ancak mesleki eğitimden de önce bireyin belli bir eğitim düzeyine ulaşması gerekir[38]. Oysa maalesef ülkemizde bırakın özürlülerin meslek eğitimine sahip olmaları genel eğitim seviyeleri çok düşüktür. Dolayısıyla  genel eğitim seviyesindeki bu düşüklük ve sağlıklı insanlarla karşılaştırıldıklarında meslek sahibi olmamaları ve mesleki eğitim de almamış olmaları onların üretime katkıda bulunmalarını engellemektedir[39].

Parg. 29.          2000 yılında Türkiye İş Kurumu bünyesinde sıra bekleyen özürlülerden % 4,68’i okuma yazma bilmeyen, % 4,68’i okur-yazar, % 46,70’i ilkokul mezunu, % 17,29’u orta ve dengi okul mezunu, % 24,33’ünün lise ve dengi okul ve % 2,32’sinin de yüksek okul ve fakülte mezunu oldukları görülür[40]. Bunların yaş itibariyle dağılımına bakınca, 18-19 yaş, % 11,43, 20-24 yaş % 32,42, 25-29 yaş, % 25,01, 30-34 yaş, %15,45, 35-39 yaş, % 8,86, 40-44 yaş, % 4,01, 45-55 yaş ise, % 2,82 oranındadır[41]. Devlet Personel Başkanlığına göre de, Ekim 2001 itibariyle memur kadrosunda istihdam edilen özürlülerin yaklaşık olarak, % 33’ü ilköğretim okulu, % 40’ı ortaöğretim, % 10’u iki yıllık yüksek okul, % 15’i dört yıllık yüksek öğretim, % 2’si de lisans üstü eğitim mezunudur[42].

Parg. 30.          Yine, başlangıçta şu da söylenebilir ki, özürlülerin mesleki eğitimlerinde karşılaşılan problemler, özürlünün mesleki eğitime devam edebilmesi için öncelikle hangi mesleği yapabileceğine dair mesleki rehabilitasyon ve meslek danışmanlığı hizmetlerinin yetersiz oluşu, fiziki engeller ve eğitim araç-gereci problemi ve özürlü gençleri istihdam edecek işverenlerin bilinçsizlikleridir[43].

Parg. 31.        Anayasa özürlülerin çalışma hayatında korunmalarına yönelik hükümler getirmiştir. Gerçekten, Anayasa m.50/1, 2’ye göre, “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.

Parg. 32.          Küçükler ile kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar”. Yine Anayasa m.61/2’ye göre, de “Devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır”. Anayasal bir yükümlülük olarak özürlülerin mesleki eğitim ve istihdamı Devletin sorumluluğu altındadır.

Parg. 33.          Ülkemizde özürlülerin mesleğe alıştırılmaları ile ilgili olarak Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü (eski adıyla İş ve İşçi Bulma Kurumu) görevlidir. İş K.m.25/A, son’a göre de, İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından sakatların mesleğe yöneltilmeleri, mesleki yönden işverenlerce nasıl işe alınacakları bir tüzükle düzenlenir. Bu hüküm çerçevesinde çıkarılan Tüzük, Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzüktür[44] . Tüzük m.16 meslek kazandırma hizmetini, m.17 mesleki rehabilitasyonu, m.18’de istihdam danışmanlığını düzenlemektedir.

Parg. 34.          Türkiye İş Kurumu (İş-Kur), şubat 1991’den itibaren özürlülerin mesleki eğitimlerinin gerçekleştirilmesi ve iyileştirilmesi için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı çerçevesinde sağlanan imkanlarla, 1 Ekim 1991 tarihinden itibaren Ankara Mesleki Rehabilitasyon Merkezinde faaliyetini sürdürmektedir. İş-Kur, özürlülere yönelik olarak, örgü makinesi işçiliği, makrome işçiliği, saya dikişçiliği, bilgisayar programcılığı, ayakkabı tamirciliği, ciltçilik, trikotajcılık, çinicilik, daktilograflık, çiçekçilik (yapay), diş protez işçiliği, telefon santral operatörlüğü, ambalajcılık, çorap örücülüğü, biçki dikiş, bahçıvan, seramik süsleyiciliği, oyuncak bebek imali, halıcılık, mücevherat işçiliği gibi mesleklerde eğitim vermektedir[45] [46]. 1998 yılında İş Kanununda 4382 sayılı Kanunla özürlü istihdamı yükümlülüğüne aykırılığın müeyyidesi 70.000.000 TL. sına çıkarılmış (bu miktarın her yıl artması da sağlanmıştır), buradan toplanan paraların da özürlü ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyonu, kendi işini kurma ve bu gibi projelerde kullanılmak üzere İİBK.’na aktarılacağı düzenlenmiştir (İş K.m.98/c).

Parg. 35.          1997 yılında Başbakanlığa bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı özürlülerin istihdamının, mesleki rehabilitasyon ve mesleki eğitimleri ile birlikte gerçekleştirilmesini sağlamak, özürlülerin istihdam ve rehabilitasyonu ve istihdamı ile ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak, bu konularda teklif ve proje hazırlamak gibi görevleri ifa etmek üzere kurulmuştur. Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 571 sayılı Özürlüler İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname[47] ile yürürlüğe konmuştur[48].

Parg. 36.          Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu da mesleki eğitim ve rehabilitasyon çalışmaları yapmaktadır. Bu amaçla, Genel Müdürlüğe bağlı değişik özür gruplarına yönelik bakım ve rehabilitasyon merkezleri faaliyetlerde bulunmaktadırlar[49]. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununda[50] 572  sayılı Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname[51], önemli değişiklikler yapmıştır[52].

Parg. 37.          Ayrıca SSK.m.122 çerçevesinde Sosyal Sigortalar Kurumunun başta Ankara ve İstanbulda olmak üzere çeşitli meslek hastalıkları hastanelerinde tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri sağlanmaktadır.

Parg. 38.          Yine, belirtelim ki, doğrudan işçilere hizmet vermek amacıyla kurulmasalar da Sağlık Bakanlığına bağlı Ankara, İstanbul ve Kastamonu da bulunan Rehabilitasyon Merkezlerinde de işçilere yönelik mesleki eğitim verilmektedir. Bunun yanında bazı vakıf, dernek gibi, özel kuruluşlar ile Üniversitelerin de rehabilitasyon merkezleri vardır[53].

Parg. 39.          Milli Eğitim Bakanlığı da mesleki rehabilitasyona katkıda bulunmaktadır. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel eğitim okullarında özürlülere yönelik mesleki rehabilitasyon çalışmaları devam etmektedir. Bu okullarda verilen mesleki eğitimle ilgili, santralcılık, ciltçilik, trikotaj, daktilo, hasır örgü atölyeleri ile fırça yapımı, biçki, dikiş, nakış, metal işleri, ağaç işleri, çiçekçilik gibi konularda eğitim sağlanmaktadır[54].

Parg. 40.          572 sayılı KHK., 3030 sayılı Büyük şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda[55] değişiklik yapmış, büyük şehir belediyelerinin, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak, genç ve yetişkin özürlüler için bölgenin işgücü piyasasına uygun mesleklerde, meslek ve beceri kazandırma kursları, iş eğitim merkezleri ve yaşam evleri açma yükümlülüğü getirmiştir (Kanun m.6/A r). Paralel bir düzenleme de, 1580 sayılı Belediyeler Kanununda[56] olmuştur. 572 sayılı KHK. ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak, genç ve yetişkin özürlüler için bölgenin işgücü piyasasına uygun mesleklerde meslek ve beceri kazandırma kursları, iş eğitim merkezleri ve yaşam evleri açmak, belediyelerin görevleri arasına sokulmuştur (Kanun m.15/b.80) .

Parg. 41.          Ancak, belirtelim ki, ülkemizde mesleki rehabilitasyon merkezlerinde nitelik ve nicelik bakımından her ne kadar bir gelişme olsa da, bunun yeterli olduğunu söyleyebilmek zordur[57].

II. İSTİHDAM

A)    ÇEŞİTLİ ÜLKE UYGULAMALARINDA ÖZÜRLÜ İSTİHDAMI

1.      Genel Olarak

Parg. 42.          Özürlülerin istihdamı ile ilgili olarak belli başlı iki sistem karşımıza çıkar[58]. Bunlardan ilki ve tarih itibariyle de öncelikli olarak uygulanan özürlü çalıştırma yükümü yöntemi, (kota rejimi -compulsory quota) dır. Diğeri ise, son yıllarda uygulama alanı bulan ve özürlülere yönelik ayrımcı davranışları ortadan kaldırmayı hedefleyen ayrımcılığı önlemeye yönelik kanunlaştırma hareketleri  bir başka ifadeyle, ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuatın oluşturulması (anti discrimination legislation) yöntemidir[59].

Parg. 43.          Özürlülerin istihdamında karşılaşılan bir diğer yöntem de seçilmiş iş (designated employment, reserved occupation)dir. Bu sistemde belirli işler yalnızca özürlülere özgülenmektedir. Benzer şekilde İtalyan Hukukunda, görme özürlüler veya her iki gözüyle de 1/10'dan daha fazla göremeyenler için telefon santral memurluğu, masörlük, masör-fizyoterapistlik ayrılmış iş olarak kabul edilmiştir. Yunanistanda da, telefon santral memurluğu görme özürlüler için tahsis edilmiştir. Danimarkada ise, herhangi bir kota oranı benimsenmemişken, telefon santral memurluğu görme özürlüler için tahsis edilmiştir[60].

Parg. 44.          Yine özürlülerin istihdamında korumalı istihdam (sheltered employment) da görülmektedir. Korumalı istihdam, kişisel noksanlıkları veya özürleri nedeniyle yaşamlarını normal bir mesleki faaliyetle kazanamayacaklar için özel olarak düzenlenip, kurulan işyerlerindeki istihdam türüdür. Bu yöntem hem kota rejimini hem de ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuat yöntemini kabul eden ülkeler tarafından uygulanmaktadır.

2. Özürlü Çalıştırma Yükümü Yöntemi (Kota Rejimi)

Parg. 45.          Özürlü çalıştırma yükümünde[61], (kota rejimi) iki sistem görülmektedir. Bunlardan ilki doğrudan doğruya kota rejimi (straightforward quota) dir. 1995 yılından önce İngiltere’de uygulanmış olup, İtalya, İspanya gibi birçok ülke tarafından yaygın olarak benimsenmektedir. Diğeri ise, kotaya uyulmasa da onun bedelini ödemeyi (levy-grant) öngören, Almanya, Fransa ve Avusturya’da uygulanan sistemdir. Doğrudan doğruya kota sisteminde, işverenler kanunun tanımladığı anlamda özürlüyü çalıştırmak durumundadırlar. Yine, benimsenen sisteme göre, kotanın ihlalinde de yaptırım farklı olabilmektedir. Birinci sistemi benimseyen ülkelerde, İtalya ve İspanyada olduğu gibi, kotanın ihlali, para cezası ve/veya hapis cezasını gerektirmektedir. Buna karşılık diğer sistemde, karşılığın ödenmesi söz konusudur. Yine yükümlülük ihlal edilirse burada da ceza söz konusudur.

Parg. 46.          Değişik ülke uygulamalarında özürlü  çalıştırma yükümü özel ve/veya kamu kesimi işverenlerini kapsamaktadır.

Parg. 47.          Almanya, özürlü çalıştırma yükümü yöntemini (kota rejimi) en başarılı biçimde uygulayan ülkelerden birisidir. Almanyada’da çok yakın tarihte özürlüler alında mevzuatta değişiklikler yapılmıştır. Özürlülerin İşsizliğine Karşı Mücadele Kanunu (Gesetz zur Bekämpfung der Arbeitslosigkeit Schwerbehinderter-ScnwbBAG), daha önce, Alman Ağır Özürlüler Kanununa (Schwerbehindertengesetz -SchwbG-) göre, en az on altı işçi çalıştıran işverenlerin % 6 oranında ağır özürlüyü istihdam etmesine ilişkin kuralını değiştirmiş ve kota rejiminin kapsamını yirmi kişiye çıkarmış ve oranı da % 5’e düşürmüştür[62]. Özürlü çalıştırma yükümlülüğü kamu ve özel sektör işverenlerini de kapsar[63].

Parg. 48.          Çalıştırma yükümlülüğüne giren ağır özürlü, en az % 50 oranında özürlü olan (istisnai olarak % 30) kimsedir (SchwbG.m.1)[64]. Kanunun aradığı şartları taşıyan özürlüye "özürlülük belgesi (sertifikası)" (ausweiss) verilir. Belgeyi almak kişinin seçimine bırakılmıştır. Ancak, bu belge olmadan koruyucu düzenlemelerden yararlanabilmek mümkün değildir.  Alman Hukukunda çalıştırılacak özürlü sayısının tesbitinde bazı özelliği bulunan kimseler birden fazla, fakat en çok üç kişi olarak kabul edilmektedirler (Kanun m.10/1) Örneğin, görme özürlü bir kimse iki kişi olarak kabul edilmiştir[65].

Parg. 49.          Almanya’da, özürlüler için mevzuat içerisinde özel koruyucu düzenlemeler de getirilmiştir. Bunlar arasında,  işverenlerin özürlü işçilerine daha fazla özen göstermeleri, işyerinde en az beş ağır özürlünün bulunduğu yerlerde ağır özürlü temsilcisinin bulundurulması, ilave beş gün yıllık ücretli izin hakkının tanınması, özürlü kimsenin fazla çalışmayı reddedebilme hakkı gibi sayılabilir. Bu arada kayıtlı ağır özürlülerin sözleşmelerinin sona erdirilmesinde de özel koruyucu düzenleme vardır[66].

Parg. 50.          Özürlü istihdam eden işverenlere yönelik olarak da önemli biçimde finansal katkı söz konusudur. Yine, kota rejiminin üstünde özürlü çalıştıran işverenlere yönelik projeleri desteklemek üzere de finansal yardım yapılabilir.

Parg. 51.          Alman Hukukunda işverenlere bir seçimlik hak tanınmıştır. O da dilerse özürlü istihdam etmek dilerse, bunun karşılığını vermektir. Daha önce, özürlü çalıştırmak istemeyen bir işveren, özürlü çalıştırmadığı her ay ve kişi başına aylık 200 DM. karşılık vermek durumunda iken, 1.1.2001 tarihinden itibaren burada da bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre, kanuni yükümlülüğün altında; % 3-5 arasında özürlü istihdam edenler aylık olarak 200 DM., % 2-3 oranında istihdam edenler 350 DM., % 2’nin de altında özürlü çalıştıranlar 500 DM. karşılık ödemek durumundadırlar.

Parg. 52.          Fransa da, kota rejimini başarı ile uygulayan ülkelerden birisidir. 1987 tarihli Kanuna göre, en az yirmi işçi çalıştıran işverenler % 6 oranında özürlü işçi çalıştırmak durumundadırlar[67]. Kota rejimi, özel ve kamu işverenlerini kapsamına alır.

Parg. 53.          Çalıştırma yükümünün kapsamına giren özürlü, İş Kodu L.323-10'a göre, fiziksel veya zihinsel yeteneklerinin eksilmesi veya yetersizliği nedeniyle normal bir istihdamda işe giriş veya iş ilişkisini sürdürme ihtimalinin (şansının) önemli derecede sınırlandığı kimsedir.

Parg. 54.          Bir kişinin özürlü olup olmadığı konusunda Mesleki Rehberlik ve İşe Yeniden Alıştırma Teknik Komitesi (COTOREP) sorumludur. Komite, ilk iş olarak iş için özürlülüğü ölçer ve kişiyi bu özürlülük durumuna göre A, B, veya C kategorilerine koyar. Örneğin görme özürlü veya ciddi şekilde görme bozukluğu olan şahıs C kategorisindedir. Bu sınıflandırmadan sonra, kişiye Komite tarafından rehberlik veya eğitim sağlanır, istihdama veya korumalı işe yerleştirilir.  Sicile kayıtla ilgili işlemleri de bu Komite yapar. Kişinin istihdamla ilgili haklardan yararlanabilmesi için sicile kaydedilmesi gereklidir.

Parg. 55.          Fransız Hukukunda da, Almanya’daki gibi, % 6'lık oranın belirlenmesinde bazı nitelikleri taşıyan özürlüler  birden fazla olarak kabul edilirler. Fransa’da Alman Hukukundan biraz farklı olarak işverenlerin özürlü istihdamında sözkonusu yükümlülüğü değişik biçimlerde yerine getirebilmelerine imkan tanınmıştır. Buna göre, işverenler mesleki eğitim sağlarlarsa, ya da korumalı işyerleri açarlarsa sorumluluklarında da azalma olabilmektedir.

Parg. 56.          Özürlü çalıştırma yükümlülüğünü ihlal eden işveren, her bir boş kota için gönüllü kota katkısının (karşılık miktarı) % 25'i üzerinde bir miktarı ödemek durumundadır (L.323-8-6).

2. Özürlü Ayrımcılığını Önlemeye Yönelik Kanunlaştırma Hareketleri Yöntemi

Parg. 57.          Ayrımcılığı önlemeye yönelik kanunlaştırma hareketlerinin temel amacı, özürlülere karşı eşit muamele edilmesidir. Burada eşitlik, kişilere eşit muamele yapılmasını gerektirir. Buna karşılık, eşit olmayan kimselere karşı da onların yetersizliklerini gidermeye yönelik muamele edilmelidir. Bu yönetimi, başarılı ve geniş anlamda uygulayan ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir.

Parg. 58.          Amerikan Özürlüler Kanunu 1990 (Americans With Disabilites Act -ADA-) 26 Temmuz 1994'den itibaren on beş veya daha fazla işçi çalıştıran kamu ve özel kesim işverenlerini kapsamına almıştır. Kanunun ayrımcı davranışlardan koruduğu sınıfta yer alan özürlü  ise, temel yaşam aktivitelerinin birinin veya daha fazlasının fiziksel veya zihinsel bir noksanlık nedeniyle sınırlandığı kişi veya böyle bir noksanlığı nedeniyle kaydolmuş kişi, yani geçmiş hayatında başından bir özürlülük geçmiş olan ve artık özürlülüğü kalmamış bulunan kişiyi ya da toplum içerisinde başkalarının davranışlarıyla böyle bir noksanlığı var olarak algılanan kimseyi ifade eder[68].

Parg. 59.          Ayrımcı davranışlara karşı korumadan yararlanabilmek için, Kanun anlamında özürlü olan kimsenin işi yapabilme açısından yetenekli olması gereklidir. Bir başka ifadeyle söz konusu kişi işin temel fonksiyonlarını (essential functions) yapabilmelidir (ADA.m.101/(8)). ADA.m.102 istihdam alanında özürlülere yönelik olarak ayrımcı davranışları düzenlemiştir. Buna göre, istihdam alanında özrü ile birlikte iş için yetenekli (kalifiye) olan bir özürlüye karşı, işe giriş prosedürü, istihdamı, terfisi, işten çıkarılması, ücret vb. katkılarda, mesleki eğitim alanlarında ve istihdamla ilgili diğer şart ve ayrıcalıklarda özürlülük temeline dayalı ayrımcı muamelede bulunulması yasaklanmıştır[69].

Parg. 60.          İşverenlere özürlü işçiler için uygun ortamı sağlamakla yükümlüdürler. İşyerinde uygun ortam sağlanırsa özürlü iş için uygun hale gelebiliyor, buna karşın iş ilişkisinden reddediliyorsa, bu ayrımcılıktır. Bununla birlikte, işverenin uygun ortamı hazırlaması aşırı meşakkate neden olacaksa, bu yükümlülükten kurtulma imkanı vardır (ADA.m.101/(10)). İşverenlerin uygun ortamı sağlamak için gerekli olan ekonomik ve diğer ihtiyaçları çeşitli şekillerde, örneğin vergi indirimi, maddi ve teknik yardım gibi devlet veya ilgili kuruluşlar tarafından karşılanabilmektedir.

Parg. 61.          Ayrımcı bir davranışın ortaya konması durumunda 1964 tarihli Medeni Haklar Kanunu (Civil Rights Act) Başlık VII hükümleri çerçevesinde ayrımcılığa uğrayan şahıs, Eşit İstihdam Fırsatları Komisyonuna başvurabilir. Komisyon, tarafları uzlaştırmaya çalışır, başarılı olamazsa, olayı yetkili mahkemeye götürür. Mahkeme ayrımcı bir davranışta bulunulduğuna karar verirse bu davranışın ortadan kaldırılması için olumlu eylem yapma yönünde karar verir. Böylelikle kişinin yeniden işe yerleştirilmesine veya işe alınmasına karar verilebilir[70].

Parg. 62.          İngiltere de, ayrımcılığı önlemeye yönelik kanunlaştırma hareketleri yöntemini benimsemiştir. Daha önce kota rejimini benimseyen İngiltere, 1995 yılında Özürlü  Ayrımcılığı Kanununu (Disability Discrimination Act -DDA- 1995), yürürlüğe konmuştur. Bu Kanun, iş için en iyi kişiyi istihdam etmeyi önlememektedir. Onun amacı, adil bir şekilde davranıldığı takdirde özürlü  bir kişinin de iş için en iyi kimse olabileceğini sağlamaktır.

Parg. 63.          2 Aralık 1996 tarihinden itibaren yirmi veya daha fazla işçi istihdam eden işverenler Kanunun kapsamı içerisindedirler. İşverenin özürlü kişinin bu durumuna bağlı olarak özürlü olmayan bir kimseye nazaran aleyhte bir davranışta bulunduğu her halde ayrımcılık vardır. Yalnız bu davranışın haklılığı ispat edilerek sorumluluktan kurtulunabilir. Kanunkoyucu, işverenlere yönelik özürlülerin istihdam alanında karşılaştıkları dezavantajları gidermek amacıyla uygun ayarlamaları yapma görevini de yüklemiştir. Yine işveren sözkonusu ayarlamaları yaparken bunun aşırı meşakkate neden olacağı veya alınacak önlemlerin imkansız olması gibi gerekçeleri ileri sürerek bu görevi yerine getirememenin haklılığını ispatlayabilir.

Parg. 64.          Bu şekilde ayrımcı bir davranışla karşılaşan bir kimse endüstri mahkemesine başvurabileceği gibi, yargılama prosedürünü takip etmeden Tavsiye,  Uzlaştırma ve Tahkim Kuruluna (Advisory, Conciliation And Arbitration Service -ACAS-) başvurarak yardım da talep edebilir (DDA.m.9). ACAS., iki tarafın görüşünü alarak yargılama yapılmadan sorunu çözebilir. Buradan bir sonuç elde edilemezse, yetkili endüstri mahkemesine başvurulmalıdır. Endüstri mahkemesi kişinin şikayetini haklı bulursa üç türlü karar verebilir (DDA.m.8/(2)). Mahkeme, şikayet konusu olan ve ayrımcılık yapılan hakları ilan (making declaration) edebilir. Bundan başka mahkeme, bir miktar tazminata (compansation award) da karar verebilir. Mahkemenin vereceği üçüncü karar da, şikayet edilen olumsuz etkileri azaltma veya ortadan kaldırmak amacıyla işverene tavsiyede (recommandation) bulunmaktır. İşveren sözkonusu tedbirleri belirli bir süre içerisinde almak durumundadır. İşverenin bu tedbirlere uymaması halinde mahkeme tarafından tazminat miktarı arttırılır.

B) TÜRK HUKUKUNDA

A)    DEVLET PERSONEL REJİMİNDE

1.      Devlet Memurları Kanunu Çerçevesinde Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğü

a)      Genel Olarak

Parg. 65.        657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK)[71], kamu kesiminde özürlü istihdamını düzenlemiştir. Gerçekten DMK.m.53’e göre, “Sakatların Devlet Memurluğuna alınma şartları ile hangi işlerde çalıştırılacakları, Maliye, Sağlık ve Sosyal Yardım, Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Devlet Personel Dairesince müştereken hazırlanacak bir yönetmelikte düzenlenir.

Parg. 66.        Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır. % 3’ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun (taşra teşkilatı dahil) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.

Parg. 67.          Kurum ve kuruluşlar, çalıştırdıkları ve işten ayrılan özürlü personel sayısını üç ayda bir Devlet Personel Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. Bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlarda, ikinci fıkrada tesbit edilen oranda özürlü personel çalıştırma yükümlülüğünün takip ve denetiminden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur”. İkinci ve üçüncü fıkralar, 572 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname[72] m.15 ile Kanuna eklenmiştir[73]. Daha önce 657 sayılı Kanunda kamu kuruluşlarında hangi oranda özürlü istihdam edileceği düzenlenmemiş, bu konuda çıkarılan Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelikte[74], % 2 oranında özürlü istihdamı öngörülmüştü.

Parg. 68.          Üzerinde durulması gereken husus kamu kesiminde özellikle KİT.lerde sözleşmeli olarak çalışan kimselerin durumudur[75]. 233 sayılı KHK. ve bunda değişiklik yapan 399 sayılı KHK.’de sözleşmeli personelle ilgili olarak özürlü istihdamı konusunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu boşluk, Bütçe Kanunları ile doldurulmaya çalışılmıştır. Nitekim 1990 ve 1991[76] yılı Bütçe Kanunlarında İş Kanununda öngörülen oranın bunlar için de geçerli olması hükmü yer almıştır[77].  Buna karşın 1997 ve 1998 yılı Bütçe Kanunlarının istihdamla ilgili bölümlerinde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/c maddesi gereğince sözleşmeli personel çalıştıran kamu kurum ve kuruluşlarının özürlü istihdam etmelerine yönelik (aynı husus eski hükümlü için de geçerlidir) bir hüküm olmadığından çalıştırma yükümlülüğünden de bahsedilemeyecektir[78]. 2000 ve 2001 yılı Bütçe Kanunlarında da özel bir düzenleme olmadığı için özürlü istihdamı söz konusu olmaz.

b) Çalıştırılacak Özürlü ve Oranı

Parg. 69.          Devlet Memurları Kanunu çalıştırılacak özürlülerin tanımı ve niteliği ile ilgili bir düzenleme yapmamış, Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelik bu hususu düzenlemiştir. Böylece, DMK.m.53’de tanımı yapılmayan özürlü, tanımlanmıştır. Ancak, daha sonra Bakanlar Kurulunca 25.8.1998 tarihli Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik ile bu tanımda değişiklik yapılmıştır[79]. Yönetmelik değişik m.2’ye göre, “Sürekli olarak çalışma gücünden en az % 40 oranında yoksun olduğunu, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte belirlenen sağlık kuruluşlarınca verilecek resmi sağlık kurulu raporu ile belgeleyenler bu Yönetmelik hükümlerinden yararlanırlar”. Yine Yönetmelik değişik m.3’e göre de, “Bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerinden  2 nci maddede belirtilen oranda yoksun olduğunu resmi sağlık kurulu raporu ile belgeleyenlere sakat denir”[80]. Burada özürlülük tesbit edilirken Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik esasları dikkate alınacaktır.

Parg. 70.          Devlet Memurları Kanununa özürlü çalıştırma oranı getirilmesi ve bunun % 3’e çıkarılması ile ilgili Yönetmelikte de değişiklik gerçekleştirilmiştir. Gerçekten, Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik[81] (Yönetmelik) bu konuyu düzenlemiştir. Yönetmelik m.4’te yer alan kural, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, dolu kadro sayısının (taşra teşkilatı dahil) % 3’ü oranında sakat çalıştırmak zorundadırlar”. Yine Yönetmelik m.5/1’de de değişiklik yapılmış, “Sakatlara ayrılacak kadroların tesbitinde ilgili kurum veya kuruluşun (taşra teşkilatı dahil) dolu memur kadro sayısı dikkate alınır” ifadesi getirilmiştir. Maddenin ilk şeklinde taşra teşkilatı kapsama alınmakla birlikte bütün memur kadrosunun göz önünde tutulacağı belirtilmekteydi.

c) Özürlü Çalıştırmakla Yükümlü Olan Kuruluşlar

Parg. 71.        Yönetmelik m.4 özürlü istihdam etmekle yükümlü olan kuruluşları belirlemiştir. Gerçekten m.4’e göre, “a) Genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri ve belediyeler, bunlara bağlı müesseseler, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları ve döner sermayeli kuruluşlar

Parg. 72.        b) Sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek suretiyle kurulan iktisadi müesseselerle sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait bankalar,

Parg. 73.        c) Hususi kanunlarla veya hususi kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan banka ve teşekküller,

Parg. 74.          d) Yukarıdaki bendlerde yazılı idare, teşekkül ve bankalar tarafından sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan teşekküllerle bunların aynı nisbette iştiraki ile vücut bulan müesseseler,

Parg. 75.          657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, dolu kadro sayısının (taşra teşkilatı dahil) % 3’ü oranında sakat çalıştırmak zorundadırlar”.

d) Özürlülerin İşe Girişleri

Parg. 76.        657 sayılı Kanun m.50 devlet memuru olacak kişilerin Devlet memurluğu sınavına girmeleri gerektiğini düzenlemiştir. Bu maddede yine 572 sayılı KHK.m.14 ile bir değişiklik yapılmıştır. Gerçekten DMK.m.50/2 ve 3’e göre, “Özürlüler için sınavlar, özürlü kontenjanı açık olan kurum ve kuruluşlarca ilk defa Devlet memuru olarak atanacaklar için açılan sınavla eş zamanlı, böyle bir sınava ihtiyaç duyulmamışsa, özürlü kontenjanı açık bulunduğu sürece ayrı zamanlı olmak üzere özür grupları ve ulaşılabilirlikleri gözönüne alınarak yapılır.

Parg. 77.          Özürlüler için sınavlar, özürlü grupları dikkate alınarak sınav sorusu hazırlamak ve değerlendirmek üzere özel sınav kurulu teşkil edilerek ayrı yapılır”. Böylelikle m.50/3’ün ilk şeklinde sakatlar için sınavlar ayrı yapılır kuralına açıklık getirilmiştir.

Parg. 78.          Özürlü istihdam etmek durumunda olan kuruluşlar, bunların sayısı ile niteliklerini DMK.m.50’ye göre çıkarılan İlk Defa Devlet Memurluğuna Atanacaklar İçin Mecburi Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönetmeliği  çerçevesinde Devlet Personel Başkanlığına ve İş-Kur’a bildirirler. İş-Kur kayıtlı özürlülerin sınava girmelerini sağlar.

Parg. 79.          Özürlülerin sınavları bu Genel Yönetmelik dikkate alınarak (m.7 hariç) yapılır.  Sınavlar, her yılın Nisan-Mayıs, Temmuz-Ağustos ve Ekim-Kasım dönemlerinden birinde veya  bir kaçında yapılabilir. Bu sınavlar, diğer memur alımlarıyla eş zamanlı veya özürlü açığı varsa süre boyunca yapılabilir. Sınavları ilan etme yetkisi Devlet Personel Başkanlığındadır. Kurum ve kuruluşlar sınavların yapılacağı tarihten en az bir ay önce çalıştırılacak nitelikteki özürlüleri, bunların kadro derecelerini vs. bildirmekle yükümlüdür (Yönetmelik m.8, Ek.m.1).

Parg. 80.          572 sayılı KHK. ile getirilen düzenlemeye paralel, Devlet Personel Başkanlığı kamu kurum ve kuruluşlarının özürlü istihdamının takip ve denetimden sorumlu kuruluştur (DMK.53/son)[82].

e) Özürlülerin Çalıştırılabilecekleri İşler

Parg. 81.          Yönetmelik, belirli bir mesleği olan özürlülerin bu meslekte, belirli bir mesleği olmayan veya mesleğine uygun kadro bulmayan özürlünün de yapabileceği hizmetlerde çalıştırılmaları gerektiğini düzenlemiştir. Yine, özürlü kişiler özürlerini artıracak veya ilave özür getirebilecek işlerde çalıştırılamazlar (m.9). Özürlü istihdam etmek durumunda olan kamu kurum ve kuruluşları, özürlülerin çalışmalarını kolaylaştıracak biçimde çalışma yerlerini düzenlemek ve onların çalışabilmeleri için gerekli olan özel araç ve gereçleri de sağlamakla yükümlüdürler (Yönetmelik m.10).

2. Terörle Mücadele Kanunu Çerçevesinde Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğü

Parg. 82.          3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na[83], 4131 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanunla[84] terör eylemleri nedeniyle zarar gören kimseleri çalıştırma yükümlülüğü getirmiştir. Bu konuda İçişleri Bakanlığı görevlidir[85]. Söz konusu yükümlülük özel kesim işverenleri için de öngörüldüğünden orada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlendirilmiştir.

Parg. 83.        Gerçekten Ek m.1/A'ya göre, "Genel, katma ve özel bütçeli kurum ve kuruluşlarla mahalli idareler ve sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan her nevi teşebbüs veya bağlı ortaklıklar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadroları ile sözleşmeli personel ve sürekli işçi kadrolarının % 0.5'ini, bu Kanunun 2 inci maddesinde yazılı terör eylemleri nedeni ve etkisiyle;

a)      Şehit olan veya çalışamayacak derecede malûl olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların varsa eşlerinin, yoksa çocuklarından birisinin, çocukları da yoksa kardeşlerinden birisinin veya,

b)      Malul olup da çalışabilir durumda olanların,

Parg. 84.        İstihdamı için ayırmak ve bu fıkra hükümleri çerçevesinde belirlenecek kişileri işe almak veya atamak zorundadırlar.

Parg. 85.        İçişleri Bakanlığı, yukarıdaki fıkra kapsamına giren kişileri tespit etmek, bunlardan bir işe girmek için istekli olanların nitelikleri ile iş gereklerini gözönüne almak suretiyle, işe alınmaları veya atamalarının yapılması için, durumlarına uygun kadrosu mevcut olan kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmekle görevlidir. Bu kişilerin işe alınmaları veya atanmaları sırasında açıktan atama izni alınması gerekmez. Ancak, ilgililerin sınav hariç olmak üzere, kadro veya işin gerektirdiği nitelik, özellik ve şartları taşımaları zorunludur.

Parg. 86.          Şehit yakınları ile çalışabilir durumda olan malullerin istihdamında takip edilecek usul ve esaslar, Maliye, Milli Savunma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Devlet Personel Başkanlığı ve İş ve İşçi Bulma Kurumunun görüşleri alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığınca üç ay içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir...”

Parg. 87.          Böylelikle kanun koyucu terör eylemleri nedeniyle zarar gören kimseler için oldukça kapsamlı bir çalıştırma yükümlülüğü getirmiştir[86]. Ancak, burada konumuz itibariyle özürlüler üzerinde durulacaktır.

Parg. 88.          Kanun çalıştırma yükümlülüğü kapsamında malulden bahsetmektedir. Ancak malulden ne anlaşılması gerektiği düzenlenmemiştir. Kanun Ek.m.1 gereği İçişleri Bakanlığınca çıkarılan Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malul Olanların Yakınlarının ve Çalışabilecek Durumdaki Malullerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamı Hakkında Yönetmelikte (Yönetmelik) de bir tanım yoktur[87]. Ancak, sözkonusu Yönetmelik değişik m.14’e göre[88], "Çalışamayacak derecede malul olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların tespitinde, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünün malullük maaşı bağlanıp bağlanmamasına ilişkin kararı esas alınır. Emekli Sandığı mevzuatına göre kendisine malullük maaşı bağlanmayanların talepleri dikkate alınmaz". Böylece, terör eylemleri nedeniyle herhangi bir şekilde malul kalan kamu görevlileri veya er ve erbaşların, malul olup olmadığı hususunun tesbitinde Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü mevzuatının dikkate alınacağı öngörülmüştür. Eğer kişi Emekli Sandığı hükümleri karşısında aylığa hak kazandırmayan bir özürlülüğe uğramışsa Kanunun öngördüğü çalıştırma yükümlülüğünden yararlanamayacaktır.

Parg. 89.          Bu yükümlülükten yararlanabilmek için illerde valiliklere ilçelerde ise kaymakamlıklara olayın vukuundan itibaren beş yıl içinde baş vurmak gereklidir (Yönetmelik m.8). İçişleri Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığı ile koordineli olarak üç ayda bir kamu kurum ve kuruluşlarından boş kadro ve pozisyonları ister. Sözkonusu kişiler sınav şartı aranmaksızın bir ay içinde göreve başlatılırlar ve durum Bakanlığa, İş-Kur’a ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Atamadan itibaren ilgili kişi bir ay içinde belgelenebilir bir zorlayıcı sebep olmaksızın göreve başlamazsa, bu hakkından vazgeçmiş sayılır (Yönetmelik m.12).

Parg. 90.          Belirtmekte fayda var ki, burada Kanun açık bir biçimde sözleşmeli personelden bahsetmektedir. Dolayısıyla bu özel düzenleme, sözleşmeli personel için de terör eylemleri nedeniyle özürlü çalıştırma yükümlülüğünün öngörüldüğünü açıklar.

B) İŞ HUKUKU MEVZUATINDA

1.      İş Kanunu Çerçevesinde Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğü

a)      Genel Olarak

Parg. 91.        İş Kanunu, en az elli işçi çalıştıran işveren için % 3 oranında özürlü çalıştırma yükümlülüğü getirmiştir[89]. Gerçekten İş K.m.25/A’ya göre, “İşverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde % 3[90] oranında sakat kimseyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işte çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il hudutları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenlerin çalıştırmakla yükümlü olduğu sakat sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Parg. 92.        Çalıştırılacak özürlü sayısının tesbitinde, bu Kanuna tabi işyerlerinde çalışan işçilerin sayısı esas alınır. % 3'ün hesaplamasında yarıma kadar olan kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla kesirler tama çıkarılır.

Parg. 93.        İşyerinin işçisi iken sakatlanmış olanlara öncelik hakkı tanınır.

Parg. 94.        Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan sakat işçiler eski işyerlerine alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe o andaki şartlarla başka isteklilere tercih ederek almak zorundadır.

Parg. 95.        İşveren çalıştırmak zorunda olduğu sakat kimseleri İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığı ile sağlar.

Parg. 96.          Çalıştırılacak sakatların nitelikleri, hangi işlerde çalıştırılabilecekleri, bunların işyerlerinde genel hükümler dışında bağlı olacakları özel ve ücret şartları ile İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından sakatların mesleğe yöneltilmeleri, mesleki yönden işverenlerce nasıl işe alınacakları bir tüzükle düzenlenir”. Bu konuda Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük[91] yürürlüğe konmuştur. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uygulamaya yönelik bir Tebliğ[92] de hazırlamıştır. 

Parg. 97.          572 sayılı KHK.m.28 ile 1.1.2001 tarihinden itibaren özürlü çalıştırma oranı, % 3’e çıkarılmıştır. Ancak, 21.10.1998 tarih ve 4382 sayılı Kanunla bu hükmün yürürlük tarihi 1.1.1999 olarak belirlenmiştir (m.1)[93] [94].  572 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle daha önce Kanunda yer alan ve eleştirilere yol açan daimi işçi ifadesi de kaldırılmış, “...bu Kanuna tabi işyerlerinde çalışan işçilerin...” esas alınacağı kuralı getirilmiştir. Yeni düzenlemenin de yorumlanması gereklidir. Her şeyden önce burada açıklığa kavuşturulması gereken; işyeri İş Kanununa tabi olmakla birlikte işyerinde çalışan işçilerin de İş Kanununa tabi işçiler olmaları gerektiğidir. İşyerinde İş Kanununa tabi olmaksızın Borçlar Hukuku anlamında işçi sıfatıyla çalışanlar varsa bunlar kapsamda dikkate alınmazlar. İş K.m.25’te öngörülen özürlü çalıştırma yükümlülüğü ancak bu Kanun anlamında istihdam edilenleri (özürlüleri) kapsamına almaktadır. Bunun gibi sürekli işlerde çalıştırılan (İş K.m.8) işçiler,  kapsama dahil edilecektir. Bir başka ifadeyle, süreksiz bir işte çalıştırılan kimseler, toplam işçi sayısında dikkate alınmazlar. Zira, İş K.m.25 sürekli işlerde uygulama alanı bulur[95].

Parg. 98.          Kota oranında yapılan bu artış ve özellikle idari para cezasının yüksek olarak belirlenmesi, gerçekten özürlü istihdamında da bir artışa yol açmıştır[96]. Türkiye İş Kurumuna  1999 yılında 34440 adet özürlü başvurmuş, bunlardan 16245’i bir işe yerleştirilmiştir. 2000 yılında ise başvuru sayısı 24882 olmuş, işe yerleştirilenlerin adedi ise, 11806’da kalmıştır. 1972-2000 yılları arasında özürlülerin Kuruma başvuru ve Kurumun bunları işe yerleştirme seyri karşılaştırmalı olarak incelenirse, iş için başvuru ile işe yerleştirmenin 1999 yılında en üst düzeye çıktığı görülecektir[97]. 2000 yılında özürlü istihdamında negatif bir artışla, % -27,95 oranında bir gerileme olmuştur. Kanaatimize göre bunun nedeni, mevzuatta yapılan değişikliklerin etkisini 1999 yılında açık bir biçimde gösterdiğidir[98] [99]..

b) Şartları ve Hükümleri

Parg. 99.          İş K.m.25'e göre işyerinde elli ve daha fazla işçi çalıştıran işverenler % 3 oranında özürlü istihdam etmek durumundadırlar. Özürlü çalıştırma yükümlülüğünün tesbitinde aranan elli işçi sayısında, işverenin aynı il hudutları içinde birden fazla işyeri bulunması halinde bunlar bir bütün olarak dikkate alınır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, elli sayısının tesbitinde İş Kanununa tabi işyerlerinde çalışan işçilerin sayısı esas alınır.

Parg. 100.      Özürlü çalıştırma yükümünden istifade edebilmek için yalnızca sakat olmak yeterli değildir. Bunun için Kanun ve Tüzük anlamında sakat olmak gerekir. İş Kanununda özürlü tanımı yapılmamıştır Söz konusu tanımlama Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük tarafından yapılmıştır. SİHT.m.2'ye göre, "Bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle çalışma gücünün en az % 40'ından yoksun olduğu sağlık kurulu raporu ile belgelenenler, bu Tüzük hükümleri bakımından sakat sayılırlar"[100].

Parg. 101.      Buna göre, özürlü çalıştırma yükümünün kapsamına giren kişinin bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle çalışma gücü en az % 40 oranında kayba uğramalıdır. Kişinin söz konusu kapsamda yer almaması ancak, sağlık raporunda çalışamayacak durumda olduğunun belirtilmesine bağlıdır. Bu takdirde kişinin çalışma gücü kaybı oranının herhangi bir önemi yoktur.

Parg. 102.      Özürlülüğün herhangi bir nedene bağlı olması şartı da aranmaz. Buna göre, kişinin doğuştan veya sonradan bir kaza neticesi özürlü olması veya özrün sivil veya askeri bir görev neticesinde ortaya çıkması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Parg. 103.      Özürlü istihdamından yararlanmak isteyen kişi, öncelikle İş-Kur’a başvurmak ve özür oranının tesbitini istemek durumundadır. Gerçekten, SİHT.m.6/1'e göre, "Çalışmak isteyen sakatlarla çalışırken sakatlanıp işverence Kuruma gönderilen veya kendiliklerinden müracaat edenlerin çalışma güçlerini hangi oranda yitirdikleri Kurumca gönderilecekleri sağlık kuruluşlarınca tesbit edilir". Buna karşın, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik[101] hükümleri çerçevesinde kişinin sağlık kurulu raporu alması için doğrudan rapor verecek hastaneye başvurmasına imkan tanınmıştır. Yönetmelik m.6/1’e göre, “Sağlık kurulu raporu düzenlenebilmesi için, özürlünün kamu kurum ve kuruluşlarınca resmi yazı ile gönderilmesi veya doğrudan raporu verecek olan hastanenin baştabipliğine müracaat etmeleri gerekir”. Getirilen bu düzenleme isabetli olmuştur.

Parg. 104.      Kişinin sağlık kuruluşu tarafından özürlülüğü ile ilgili olarak yapılan tesbite itiraz hakkı da bulunmaktadır. SİHT.m.6/2'ye göre, "Sakatların sağlık kurulu raporuna itiraz etmeleri halinde itiraz, dilekçesi ve raporun onaylı örneği Kurumca en yakın başka bir sağlık kuruluşuna gönderilir. Birinci ve ikinci sağlık kurulu raporları aynı olursa rapor kesinleşir. İki sağlık kurulu raporu arasında fark varsa, sakatın lehine olan rapora göre işlem yapılır. Bu fark Kurumca önemli bulunursa, sakat Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tesbit edilmiş hakem sağlık kuruluşuna gönderilir. Bu kuruluşça verilecek rapora göre işlem yapılır". Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik m.13/3’de Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük m.6’da düzenlenen itiraz usulünün saklı olduğu belirtilmiştir.

c) Özürlülerin İşe Girişleri

Parg. 105.      Tüzük hükümleri çerçevesinde özürlü olduğunu rapor ile belgeleyen kişiler, söz konusu haklardan yararlanabilmek için Kurum tarafından kaydedilirler. Bu arada Türkiye İş Kurumu özürlülere yönelik olarak mesleğe kazandırma hizmetinin yanında mesleki rehabilitasyon da sağlar, bu amaçla kendisinin hazırladığı veya kamu veya özel kuruluşlarca yürütülen mesleki rehabilitasyon eğitiminden yararlanılır (SİHT. m.17). Yine Kurum, özürlüler için istihdam danışmanlık hizmetlerini de yürütür (SİHT.m.18)..

Parg. 106.    Özürlüler Kurum aracılığıyla işe yerleştirilebilirler. Gerçekten SİHT.m.25/A 5'e göre, "İşveren çalıştırmak zorunda olduğu sakat kimseleri İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığı ile sağlar". SİHT.m.8'e göre de, "İşverenler, çalıştırmakla yükümlü bulundukları sakatları, yükümlülüğün doğmasından itibaren bir ay içinde niteliklerini de belirterek işyerlerinin bulunduğu bölgedeki Kurum ünitesinden isterler.

Parg. 107.      Kurum, her açık iş için durumu istemde belirtilen koşullara uyan kayıtlı en az iki sakatı, niteliklerini belirten belgeler ve sakatlık raporları ile birlikte on beş gün içinde işverene gönderir". Tüzüğün bu hükmü, değişiklik yapılmazdan önce, en az üç sakatın gönderilmesini öngörmekteydi. Yapılan değişiklikle bu sayı ikiye indirilmiştir.

Parg. 108.    Kurum tarafından iş için göndermede kural olarak başvuru tarihi esas alınır. SİHT.m.8/3'e göre, "İşe göndermede başvuru tarihi esas alınmakla birlikte, Kurum aşağıdaki öncelik sırasını da gözönünde bulundurabilir.

A)    İstemde bulunan işyerinde çalışırken sakatlanmış olanlar,

B)    Eğitimi daha yüksek olanlar veya mesleği bulunanlar,

C)    Herhangi bir işyerinde çalışmayanlar ve işe alıştırma (rehabilitasyon) uygulamasına tabi tutulmuş bulunanlar,

D)    Sosyal güvenlik kuruluşlarından aylık almayanlar”.

Parg. 109.      Kurum tarafından gönderilen özürlüleri işverenin mutlaka kabul zorunluluğu yoktur. Hatta bu işçileri sınava da tabi tutabilir (SİHT.m.9). Ancak işveren iyiniyetli olarak davranmak durumundadır. Zaten işverenin Kurum tarafından ikinci kez gönderilen özürlüleri reddetme imkanı da bulunmamaktadır. Tüzükte yapılan değişiklikle, işverenin ikinci kez Kurum tarafından gönderilen özürlüleri istihdam zorunluluğu getirilmiştir. Gerçekten, SİHT. m.8/5'e göre, "İşverenlerce talebin ilk gönderilenler arasından karşılanmadığının bildirilmesi veya bu durumun Kurumca belirlenmesi halinde, Kurumca bu Tüzük kapsamında kayıtlı olanların niteliklerini içeren listelerle birlikte ikinci kez gönderme yapılır. İşveren ikinci kez gönderilenler ya da listede yer alanlar arasından seçim yapmak ve istihdam etmek zorundadır". Getirilen bu düzenlemenin yerindeliği tartışmalıdır. Uygulamada ikinci kez gönderilen işçilerin de çalıştırılmaması durumunda konu, gerekli denetim ve araştırmanın yapılması için Bölge Çalışma Müdürlüğüne aktarılmaktadır. SİHT.m.21'e göre, "Sakat işçi çalıştırma mükellefiyetiyle Tüzükte öngörülen diğer mükellefiyetleri yerine getirmeyen işverenler hakkında kanuni işlem yapılmak üzere, durum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili bölge müdürlüğüne bildirilir".

Parg. 110.      İşveren gönderilenlerin işe alınıp alınmadıklarını nedenleri ile birlikte onbeş gün içinde Kuruma bildirmek zorundadır (SİHT.m.8/4).

Parg. 111.      Tüzük istisnai olarak Kurum aracılığı olmaksızın özürlü istihdam edilebilmesine de imkan tanımıştır. Ancak bu halde Tüzük kapsamına giren bir özürlüyü istihdam eden işveren durumu bir ay içinde Kuruma bildirmek zorundadır (SİHT.m.8/son).

d) Özürlülerin Çalıştırılabilecekleri İşler

Parg. 112.      İş K.m.25/A 1'e göre, "İşverenler, ... sakat kimseyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun bir işte çalıştırmakla yükümlüdürler...". Aynı hüküm, SİHT.m.4/1'de de ifadesini bulmuştur: "İşverenler; ... sakatı, mesleklerine, bedensel, zihinsel ve ruhsal durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler". Yine, SİHT.m.22'ye göre de işverenler özürlüleri "... mesleklerinde veya mesleklerine yakın işlerde çalıştırmak..." zorundadırlar[102].

Parg. 113.      Buna göre, özürlülerin mesleki durum, bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerine uygun işlerde çalıştırılmaları gereklidir. Özürlülerin çalıştırılabilecekleri işler, Tüzüğe ekli cetvelde gösterilmiştir. Ancak, Tüzükte gösterilmeyen bir işte çalıştırılabilme için, sağlık kurulu raporunda o işin belirtilmesi gereklidir (SİHT.m.11).

Parg. 114.      Eski Yönetmelik m.17/2'de "Ancak, sakatlar, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar", şeklindeki düzenleme Tüzüğe alınmamıştır. Bununla birlikte, özürlülerin kural olarak ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaları işin niteliği gereği yasaktır. Yine mevzuat içerisinde açıkça belirtilmese de kişinin özürlülüğü nedeniyle fazla çalışmayı reddetme hakkı da vardır.

Parg. 115.      Bu arada işverenler işyerlerinde özürlülerin daha rahat bir ortamda çalışabilmelerinin sağlanması için gerekli düzenlemeleri de yapmalıdırlar (SİHT.m.22). Ancak mevzuatta böyle bir değişikliği yapan işverenlere yönelik olarak teşvik edici tedbirler bulunmamaktadır[103].

e) Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğüne Aykırılığın Müeyyidesi

Parg. 116.    İşverenin özürlü çalıştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde uygulanacak hukuki müeyyidenin ne olduğu hususunda Kanunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Uygulamada, öğretide hakim olan görüşün aksine yalnızca cezai müeyyidenin bulunduğu, hukuki bir müeyyidenin benimsenmediği görüşü savunulmaktadır[104]. İş Kanunu idari para cezası öngörmüştür. Bunun miktarı da 21.10.1998 tarih ve 4382 sayılı Kanuna kadar aylık 500.000 TL.sı idi. Bu değişiklikten sonra İş K.m.98/C’ye göre, “25 inci madde hükümlerine aykırı hareketle sakat ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya vekiline çalıştırmadığı her sakat ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için yetmiş milyon lira para cezası verilir. 25 inci maddede öngörülen kontenjanların üstünde sakat ve eski hükümlü istihdam eden işverenlerin, kontenjan fazlası sakat ve eski hükümlüler için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ödemeleri gereken işveren sigorta prim hisselerinin yüzde ellisini kendileri yüzde ellisini de hazine öder.

Parg. 117.    Bu bentte belirtilen para cezası, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere bir önceki yılda uygulanan ceza tutarının, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “yeniden değerleme oranı”nda artırılarak uygulanır. Bu suretle hesaplanacak ceza tutarlarında bir milyondan az olan kesirler dikkate alınmaz.

Parg. 118.    Bu bent uyarınca tahsil edilen para cezaları; İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü bütçesinin Maliye Bakanlığınca açılacak özel tertibine gelir kaydedilir.

Parg. 119.      Bu hesapta toplanan paralar sakat ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyonu, kendi işini kurma ve bu gibi projelerde kullanılmak üzere İş ve İşçi Bulma Kurumuna aktarılır”. 4382 sayılı kanunla İş K.m.98/C ile para cezasının 500.000. TL.den 70.000.000. TL.sına çıkarılması dışında bir takım değişiklikler daha yapılmıştır. Örneğin, tesbit edilen para cezasının her yıl artan bir seyir izlemesi öngörülmüştür. Nitekim burada Vergi Usul Kanunundaki (VUK.) “yeniden değerleme oranı”ndaki artışın para cezasına yansıtılacağı  esası getirilmiştir[105]. Böylece kanun koyucu para cezasının enflasyonist bir ortamda hükmünün kalmamasını engellemiştir. Bu açıdan öngörülen düzenleme yerindedir.

Parg. 120.      Özürlü istihdamına aykırılığın müeyyidesi, 1999 yılı için 124.000.000, 2000 yılı için 188.000.000, 2001 yılı için 293.000.000, 2002 yılı için 448.000.000 ve 2003 yılı için de 712.000.000 TL olarak tesbit edilmiştir.

Parg. 121.      4382 sayılı Kanunla getirilen bir diğer değişiklik de, ceza nedeniyle toplanan paraların hazineye aktarılması ve gelir kaydedilmesi uygulamasına son verilmesidir. Toplanan paralar Maliye Bakanlığınca İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü bütçesinde açılacak özel tertibe konacaktır. Bu şekilde özürlülerin istihdam, rehabilitasyon ve mesleki eğitim gibi sorunları için söz konusu kaynaktan aktarma yapılacaktır.

Parg. 122.      Bu arada, 4382 sayılı Kanun m.4 ile İş ve İşçi Bulma Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna bir ek madde de eklenmiştir. Ek m.1’e göre, “25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 98 inci maddesinin 3.11.1988 tarihli ve 3493 sayılı Kanunla değişik (C) bendi uyarınca sakatların istihdam edilmemesi nedeniyle işveren ve işveren vekillerinden tahsil edilen para cezaları, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünce Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüş ve önerileri de alınmak suretiyle sakatların mesleki eğitimi, mesleki rehabilitasyonu ve istihdamına yönelik projeler için kullanılır. Kurum gerçekleştirdiği bu projelere ilişkin raporları en geç izleyen yılın mart ayı sonuna kadar Özürlüler İdaresi Başkanlığına gönderir...”.

Parg. 123.      Yapılan bu düzenleme de son derece isabetlidir. Toplanan cezaların özürlülerin istihdamı, mesleki eğitimi, kendi işlerini kurabilmeleri gibi alanlara aktarılması, diğer ülke uygulamalarında da açık bir şekilde gözlemlenen bir husustur. Madem ki, özürlü çalıştırmamanın karşılığı olarak ceza kesiliyor, öyleyse alınan bu cezalar da özürlülere yönelik olarak kullanılmalıdır.

Parg. 124.      4382 sayılı Kanunla getirilen bu düzenlemenin eksik yanı da vardır. Kanunda para cezası oldukça fazla bir biçimde arttırılırken, işverenlere yönelik tedbirlere, ancak bir konuda yer verilmiştir. O da kota üzerinde özürlü  istihdam eden işverenlerin, yasal sayının üzerinde çalıştırdıkları işçilere ait sosyal sigorta primlerinden işveren üzerine düşen kısmın yarısının hazine tarafından karşılanacağı hükmüdür. Bu kural, Türk Hukukunda özürlü istihdamını özendirici ilk tedbirdir. Söz konusu teşvikin yerinde olduğunu belirtmekle birlikte, yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

f) Kamu Kuruluşlarında Özürlü İşçi Çalıştırma Yükümlüğüne İlişkin Özel Düzenlemeler

Parg. 125.      4382 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile kamu kuruluşlarında özürlü işçi istihdamı prosedüründe değişiklik yapılmıştır. Daha önce bu konuda da Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük uygulama alanı bulurken, Kanunda yapılan değişiklik ile özel bir Yönetmelik yürürlüğe konmuştur. Yönetmelikte Tüzükten farklı hükümler bulunmaktadır.

Parg. 126.      4382 sayılı Kanunla İş ve İşçi Bulma Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna eklenen Ek.m.1/2’ye göre, “Kamu kurum ve kuruluşları her yıl nisan ayı içerisinde çalıştırdıkları işçi sayısını İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildirmek zorundadırlar. Bu bildirimlerde kurumlar, açık olan kontenjanlar için istihdam etmek istedikleri özürlü ve eski hükümlü personelin hangi vasıflara sahip olmak istediklerini belirtirler. Kurum toplam açık kontenjanları belirledikten sonra özür grupları için açılacak sınavların nasıl yapılacağına ilişkin esas ve usulleri ilgili kuruluşların görüşleri alınmak suretiyle çıkarılacak bir yönetmelikle tespit eder”. Bu amaçla Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdam Edilecek Özürlüler Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliği[106] yürürlüğe konmuştur[107]. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da bir Tebliğ[108] hazırlamıştır.

Parg. 127.      Yönetmelik kapsamına, genel ve katma bütçeli daireler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özelleştirme programına alınmış kamu payı ağırlıklı kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile müesseseleri, özel bütçeli kuruluşlar, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait kurumlar ve döner sermaye ile çalışan kuruluşlar, özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan devlet banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı işyerlerine ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına işçi olarak alınacak özürlüler girer (m.2)[109].Yönetmelik açısından çalıştırılmakla yükümlü olunan özürlü, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik[110] hükümleri çerçevesinde özürlü olan ya da Özürlüler İçin Kimlik Kartı Yönetmeliğine[111] göre kimlik kartı alabilen özürlülerdir.

Parg. 128.      Elli ve daha fazla işçi istihdam eden kuruluşlar % 3 oranında özürlü istihdam etmek durumundadırlar. Kamu kuruluşlarının toplam çalıştırmak durumunda olduğu özürlü kontenjanı aynı il sınırları içindeki işyerleri bir bütün alınarak tesbit edilir. Buna göre, kamu kuruluşları her yıl Nisan ayına kadar boş kontenjanları, istihdam edilen özürlüleri, fazlalıkları vs. bildirmek durumundadır. Yine, kamu kurumu ve kuruluşları açık kontenjanların doğduğu tarihten itibaren bir ay içinde özürlülerde aranılan niteliklerle birlikte Kurumdan talepte bulunmak durumundadır (Sınav Yönetmeliği m.5).

Parg. 129.      Sınav Türkiye İş Kurumu tarafından ÖSYM.’ye yaptırılır. ÖSYM.’nin yapacağı sınav yazılıdır.

Parg. 130.      Hemen belirtelim ki, Yönetmelikte birkaç kez değişiklik yapıldıktan sonra bazı özürlüler merkezi sınav dışında tutulmuşlardır. Buna göre, okur-yazar, ilkokul mezunu ve zihinsel veya ruhsal özürlü bulunanlar yazılı sınava tabi değildirler[112]. Bunlar mülakat sınavına alınır (Yönetmelik m.11).

Parg. 131.      Sınava girebilmek için, bedensel, duygusal ve sosyal yeteneklerindeki özürleri nedeniyle çalışma gücünün en az % 40’ından yoksun olmak, TC. vatandaşı, on sekiz yaşını (bir meslek ve sanat okulunu bitirenler için on beş yaş) doldurmuş, en az ilköğretim okulu (orta okul) mezunu olmak, kamu haklarından yasaklanmamak ve bazı suçlardan hüküm giymemiş olmak gerekir. Ayrıca kişi İş-Kur’a kayıtlı olmalıdır (Sınav Yönetmeliği m.7).

Parg. 132.      Yazılı sınavın geçerlik süresi, bir sonraki yazılı sınavın sonuçlarının Kuruma bildirildiği tarihtir (Sınav Yönetmeliği m.13).

Parg. 133.      Yönetmelikte özürlü çalıştırma yükümlülüğünün ihlali durumunda İş Kanunundaki idari para cezasının uygulanacağı belirtilmiştir. Yönetmelik m.14’e göre Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesine uygun bildirimde bulunmayan veya bulunmakla birlikte Kurum tarafından, yazılı yarışma sınavında başarılı olan ve talep koşullarına uygun niteliklere sahip özürlü gönderilmesine rağmen, özürlü istihdam etmeyen kamu kurum ve kuruluşları için bu Yönetmeliğin 5 inci maddesindeki bildirimin yapılacağı tarih olan nisan ayını takip eden mayıs ayının başından, yükümlülüklerini yerine getirecekleri tarihe kadar; nisan ayındaki genel bildirimden sonra ortaya çıkan açık kontenjanları bir ay içinde Kuruma bildirmeyen veya bildirmekle beraber Kurum tarafından, yazılı yarışma sınavında başarılı olup da kontenjanları dolması nedeniyle herhangi bir yere yerleştirilmeyenler arasından talep koşullarına uygun niteliklere sahip gönderilen özürlüleri istihdam etmeyen kamu kurum ve kuruluşları için yükümlülüğün doğduğu tarihten yükümlülüklerin yerine getirecekleri tarihe kadar, her özürlü açık kontenjanı için her ay itibariyle 1475 sayıl İş Kanununun 98/C maddesindeki para cezası uygulanır”.

2. Terörle Mücadele Kanunu Çerçevesinde Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğü

a)      Genel Olarak

Parg. 134.    Terörle Mücadele Kanunu yukarıda da bahsedildiği gibi, gerek kamu işverenleri ve gerekse özel kesim işverenleri için terör eylemleri nedeniyle zarar gören kimseleri çalıştırma yükümlüğü getirmiştir[113]. Gerçekten Ek m.1/B'ye göre, "Bu Kanunun 1 inci maddesinde yazılı terör eylemleri nedeni ve etkisiyle

a)      Şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların varsa eşlerini, yoksa çocuklarından birisini, çocukları da yoksa kardeşlerinden birisini veya,

b)      Malul olup da çalışabilir durumda olanları,

Parg. 135.    Talep halinde işverenler, 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde (aynı il hudutları içinde birden fazla işyeri bulunanlar için toplam işçi sayısı dikkate alınır) % 2 oranında, daimi işçi statüsünde, istihdam ile yükümlüdürler.

Parg. 136.    Çalıştırılacak bu kişilerin sayısının tespitinde daimi işçi sayısı esas alınır. % 2'nin hesaplanmasında yarıma kadar olan kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olanlar tama iblağ edilir.

Parg. 137.    İlgili idarelerce, bu fıkra hükümlerine aykırı hareket eden işveren veya vekilleri hakkında, çalıştırmadığı kişi başına ve çalıştırmadığı her ay için tespit edilen asgari ücretin on katı para cezası verilir.

Parg. 138.      Şehit yakınları ile çalışabilir durumda olan malullerin işverenlerce istihdamında takip edilecek usul ve esaslar, Maliye, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca üç ay içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. İşveren, çalıştırmak zorunda olduğu bu kişileri İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığı ile sağlar".  Bu amaçla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit Olan veya Çalışamayacak Derecede Malul Kalan Kamu Görevlileri İle Er ve Erbaşların Yakınlarının Malul Olup da Çalışabilir Durumda Olanların İstihdamı Hakkında Yönetmelik[114] yürürlüğe konmuştur.

b) Şartları ve Hükümleri

Parg. 139.      Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan Yönetmelik gereği, terör eylemleri nedeniyle özürlü çalıştırmakla yükümlü bulunan işveren, elli veya daha çok sayıda daimi işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişidir (m.4). Mevzuatta daimi işçiden ne anlaşılması gerektiğine yönelik bir düzenleme bulunmamakta ise de, Yargıtay, daimi işçinin belirsiz süreli hizme sözleşmesi ile çalışanları kastettiği görüşündedir[115]. Oysa İş K.m.25/A’da yapılan değişiklik ili Kanundan daimi işçi ifadesi kaldırılmıştır.

Parg. 140.      Yönetmelik m. 4'e göre, "... Çalışabilir malul: Sağlık kurulu raporlarında çalışabilecekleri belirtilmiş olanları, ifade eder". Buna göre, çalışabilir malul, sağlık kurulu raporlarında çalışabilecekleri belirtilmiş olanlardır.

Parg. 141.      Elli veya daha fazla daimi statüde işçi çalıştıran işveren % 2 oranında özürlü istihdam etmek durumundadır. Bu arada İşverenin aynı il sınırları içerisinde birden çok işyeri bulunması durumunda, çalıştırılacak özürlü sayısı toplam daimi işçi sayısına göre belirlenir

Parg. 142.    Terör eylemleri nedeniyle özürlenen kişi, ikamet ettiği yerdeki mahalli mülki amirliğe Yönetmelikte ek olarak düzenlenen istek formu ile başvurmak durumundadır. Yönetmelikte öngörülen kişilerden oluşan Komisyon kişinin çalıştırıp çalıştırılmayacağına karar verir. Bu başvuru beş yıl içinde yapılmalıdır. Komisyonun özürlünün çalıştırılabileceğine ilişkin kararından sonra İş-Kur’a kaydı yapılır. İşverenler, çalıştırmakla yükümlü bulundukları terör eylemleri nedeniyle özürlenenleri Kurum aracılığıyla işe yerleştirebilirler. Kurum talep doğrultusunda özürlüleri sırasıyla işverenlere gönderir. Yönetmelik m.9'a göre, "... İşe göndermede müracaat tarihi ve dağıtımda hakkaniyet ilkesi esası alınır. Ancak, Kurum aşağıdaki öncelik sırasını da gözönünde bulundurabilir.

a)      Çalışabilir malüllerden kendi imkanları ile iş bulanlar,

b)      Eğitimi daha yüksek olanlar veya mesleği bulunanlar,

c)      İşe alıştırma (rehabilitasyon) uygulamasına tabi tutulmuş olanlar,

d)      Aile üyelerinden hiçbiri herhangi bir işte çalışmayanlar,

e)      Öğrenim çağında çocuğu bulunanlar,

Parg. 143.    Kurum, talepte bulunan her açık iş için Kurumda kayıtlı en az üç kişiyi, niteliklerini belirten listelerle birlikte on beş gün içinde işverene gönderir.

Parg. 144.    İşverenler gönderilen bu kimselerden işe alınan veya alınmayanları, alınmama gerekçeleri ile birlikte on beş gün içinde Kuruma bildirmek zorundadırlar.

Parg. 145.      İşverence talebin ilk gönderilen kişiler arasından karşılanamadığının bildirilmesi veya bu durumun Kurumca belirlenmesi halinde ikinci kez gönderme yapılır. İşverenlerin talepleri halinde Kurum ünitesinde bu Yönetmelik kapsamında kayıtlı olanların mesleklerini de içeren liste gönderilir. İşveren ikinci kez gönderilenler ya da listede yer alanlar arasından seçim yapmak ve istihdam etmek zorundadır" .

Parg. 146.      İşverenler, çalıştırdıkları özürlülerin özelliklerini dikkate alarak, onların bünyelerine uygun işlerde istihdam edilmelerini sağlamak durumundadırlar. Yönetmelik m.10'a göre, "Malul olup da çalışabilir durumda olanlar, sağlık kurulu raporunda gösterilen, fiziksel ve ruhsal durumlarına uygun, malullük derecelerini yükseltmeyecek hafif işlerde çalıştırılırlar".

Parg. 147.      Terör eylemleri nedeniyle özürlenen kişileri çalıştırmayan işveren idari para cezası öder. Burada idari para cezası, çalıştırılmayan her ay ve her kişi için sanayi kesimindeki onaltı yaşından büyük işçiler için söz konusu asgari ücretin on katı tutarındadır (Kanun, Ek m.1/B 4),

SONUÇ

Parg. 148.      Anayasa m.49 çalışmanın herkes için bir hak ve aynı zamanda bir ödev olduğunu düzenlemiştir. Ancak bu haktan tam anlamıyla yararlanılabilmesi ve yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için Devletin bir takım tedbirleri alması da bir zorunluluktur. Özellikle özürlüler söz konusu olunca Devletin görevleri biraz daha ağırlaşmaktadır.

Parg. 149.      Özürlüler çalışma hayatı içerisinde korunmalıdırlar. Devlet bu görevi sağlarken, toplumdaki ön yargıları da kırmak durumundadır. Ayrıca, özürlü istihdamını teşvik edici tedbirleri de almalıdır. Bununla birlikte daha fazla özürlünün istihdam edilebilmesi için onların genel eğitim seviyesi ile mesleki eğitiminin belirli bir noktaya gelmesi de bir zorunluluktur. Maalesef ülkemiz açısından özürlülerin bırakınız mesleki eğitim seviyelerini, genel eğitim seviyeleri oldukça düşüktür. Öncelikli olarak yapılması gereken budur.

Parg. 150.      Mevzuat içerisinde özürlülerin istihdamı ile ilgili düzenlemeler eskiden beri uygulanmaktadır. Ancak bu alanda 1997 yılından itibaren yeni düzenlemelere gidilmiştir. Yapılan yenileştirme ve iyileştirmeler arasında özürlü kontenjan oranının ve özürlü istihdam etmek zorunda olup da bu yükümlülüğü ihlal edenlerin ödeyecekleri idari para cezasının artırılmasını sayabiliriz. Bu değişiklikler elbette ki isabetli olmuştur.

Parg. 151.      Unutmamalıyız ki herkes bir gün özürlü olabilir. Bu gerçeği hiçbir zaman gözardı etmeksizin özürlülerin özelde, çalışma hayatında, genelde ise yaşam alanında tam katılımları için elimizden geleni de yapmalıyız.

 

 



*    Bu çalışma, İçişleri Bakanlığı, Galatasaray Üniversitesi ve İstanbul Bakırköy Belediyesi Tarafından 30 Kasım-1 Aralık 2001 tarihleri arasında İstanbul’da Galatasaray Üniversitesinde düzenlenen “Mülki ve Mahalli İdarelerin Sosyal Hizmet Kapasitesinin Artırılması, Engelliler ve Hukuk” adlı Sempozyumda aynı  başlık altında sunulmuş tebliğdir. Bugüne kadar basım gerçekleştirilemediği için, burada yayınlanması cihetine gidilmiştir. Dolayısıyla, tebliğ metninde değişiklik yapılmamış, sadece özürlü çalıştırma yükümlülüğüne ait idari para cezası artışına değinilmiş ve önemine binaen Avrupa Birliğinin 2003 yılını “Avrupa Özürlüler Yılı” olarak ilan ettiği hususu vurgulanmıştır. Dolayısıyla orijinal metinde başka değişiklik yapılmadığı için, tebliğde belirtilen mevzuat hükümleri ve kullanılan kaynakların, tebliğin sunulduğu tarih esas alınarak değerlendirilmesinde fayda vardır.

** Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

[1]    Türk Hukukunda özürlüyü karşılamak açısından sakat, engelli ve malul gibi kullanımlara yer verilmektedir. Geçen yıllara kadar yerleşmiş terim, sakat idi. Buna karşın yakın tarihte çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerde ve mevzuattaki değişikliklerde özürlü kavramı tercih edilmiştir. Mevzuat içinde daha çok sakat ifadesi yer alsa da biz bu tebliğimizde özürlü kavramını kullanmayı tercih ettik. Bu arada engelli tabirinin de uygulamada kullanılmaya başlandığını da söylemeliyiz. Ama bu kavram kargaşasına bir son verilmesi en uygun olan çözümdür.

[2]    Bu tanım, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik m.3/a tarafından yapılmıştır. Bkz. 18.3.1998 t. ve 23290 S. RG

[3]    CONCIL OF EUROPE, Legislation on the Rehabilitation of Disabled People, 2 nd ed., Strasbourg 1985, s.3.

[4]    8.12.1996 t. ve 22841 S. RG.

[5]    Yapılan bu değişiklikler ile ilgili olarak geniş bilgi için bkz. UŞAN, M. Fatih, Özürlüler de İnsan: Özürlülere de İnsan Hakları, (Mevzuatta Yapılan Değişikliklerin Değrlendirilmesi), Türkiye’de İnsan Hakları Konferansı, TODAİE, 7-9 Aralık 1998, Ankara, Ankara 2000, s.549 vd.; istihdamla ilgili değişiklikler ile ilgili olarak bkz. ALTAN Ö. Zühtü, Kota Tekniği Oranlarının Yükseltilmesi, Ülkemizde Daha Çok Sakatın İstihdam Edilebilmesine Yardımcı Olabilir mi?, Mercek, Y.3, S.10, Nisan 1998, s.25 vd.

[6]    TOPUZOĞLU, İsmail, Rehabilitasyon, İçtimai Emniyet, Y.1, S.8, Ağustos 1955, s.429; EGE, Rıdvan, 1981 Uluslar arası Sakatlar Yılı ve Bizim Sorunlarımız, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, s.5; SAYIN, Ali Kemal, Yasal Açıdan Sakat İşçi Kavramı ve Bu İşçilerin Mesleki Rehabilitasyonu, Sabahattin Zaim’e Armağan, İÜİFM., B.3, C.1-4, 1994, İstanbul 1996, s.377.

[7]    Bkz. EGE, s.5; PARMAN, Cemal, Malul İşçilerin Rehabilitasyonu, İş ve Hukuk, Y.6, S.62, Mart 1971, s.8; BAŞBAKANLIK ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI, I. Özürlüler Şurası, Çağdaş Toplum, Yaşam ve Özürlüler, Komisyon Raporları, Genel Kurul Görüşmeleri, 29 Kasım-2 Aralık 1999, Ankara ty., s.87. DİLŞEN’e göre, herhangi bir nedenle ortaya çıkan hastalıklar veya doğuştan olan bozukluklarda, fonksiyonlarının bir kısmını veya tümünü kaybeden kişilerin bedensel, psikolojik, sosyal ve mesleki yönden düzeltilmesi, özür ortaya çıkmışsa ortadan kaldırma veya en aza indirme çalışmaları, toplum içinde bağımsız yaşama ve eski mesleğine dönebilecek şekilde eğitime, bu olmuyorsa yeteneğine göre yeni bir meslek kazandırma çabalarının tümüne tıbbi rehabilitasyon denir, DİLŞEN, Güzin, Mesleki Rehabilitasyon ve Önerilerimiz, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, s.59.

[8]    DPT., Sakatlar İçin Politika Dökümanı, 2.B., Ankara 1992, s.23.

[9]    KAHRAMANOĞLU, Ertan, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca Yürütülen Rehabilitasyon Hizmetleri, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, s.37.

[10] ROER, H., A., Çalışma Gücünün Yeniden Kazanılmasına Dair Bugünkü Meseleler, Çev. Meliha Kırant, İçtimai Emniyet, Y.1, S.8, Ağustos 1955, s.419.

[11] Rehabilitasyon merkezlerinde görülen modellerle ilgili olarak bkz. SİRER, Haldun, S.S.K. Bünyesindeki Mesleki Rehabilitasyon, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, s.44-45.

[12] PARMAN, s.8.

[13] Bkz. ROER, s.420-427; TOPUZOĞLU, s.430; SİRER, s.42-43; ONEL, Dilek, Sakatların Eğitim Planlaması, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, s.51-55.

[14] 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu m.39’a göre, “Bakanlık, özel eğitime muhtaç kişilere iş hayatında geçerliliği olan görevlere hazırlayıcı özel meslek kursları düzenler. Kursların düzenlenmesinde ve uygulanmasında bu kişilerin ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri dikkate alınır. Kurslara katılanlar, kursa devam ettikleri sürece bu kanunun çırak ve öğrencilere verdiği haklardan yararlanırlar”.

[15] Bkz. ROER, s.423.

[16] YENER, Samira, Sakatların İstihdamı, İstihdam Semirleri 1, İİBK., Ankara 1992, s.103.

[17] TOPUZOĞLU, s.429.

[18] UŞAN, M. Fatih, İş Hukukunda Sakat İstihdamı, Ankara 1999 s.70 ve dn.523-525.

[19] Bildirge m.6’ya göre, “Özürlü kişiler, tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi hakkına sahiptirler. Protez, ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetler, özürlünün yetenek ve becerilerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliklerini hızlandıracak diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına dahildir”. Yine, m.7’ye göre de, “Özürlüler ekonomik ve sosyal güvenlik hakkına ve saygın bir hayat sürme hakkına sahiptirler. Ayrıca yeteneklerine göre bir iş sağlamak, yararlı. verimli ve karlı bir işe girişmek veya bir ticaret birliğine üye olmak hakları vardır”. Bildirgenin Türkçe metni için, DPT., s.6.

[20] Bkz. UNITED NATIONS, The Standard Rules on The Equalizations of Opportunities for Persons with Disabilities, New York 1994, s.1 vd.

[21] Standart Kurallar m.3’e göre, “Devletler, özürlüleri kendi kendine yeterlilik ve fonksiyonellik konusunda optimum bir seviyeye çıkarmak ve bu durumda kalmalarını sağlamak için rehabilitasyon hizmetlerini şart koşmalıdırlar.

Devletler, tüm özür grupları için ulusal düzeyde rehabilitasyon programları geliştirmelidirler. Bu tür programlarını özürlülerin doğal bireysel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik olmalarının yanı sıra tam katılım ve eşitlik prensibi üzerine dayandırılıyor olmaları da gereklidir.

Sözkonusu programlar zeka seviyesini yükseltici eğitimler, özürlülere ve ailelerine danışmanlık hizmetleri, kendine güvenin geliştirilmesi, ihtiyaç halinde değerlendirme ve rehberlik hizmetleri gibi çok geniş bir alanı kapsamalıdırlar.

Bu programlara, çok ağır ya da birkaç türden özürü olanları da kapsayacak şekilde rehabilitasyona ihtiyacı olan tüm özürlüler kabul edilmelidirler.

Bütün rehabilitasyon hizmetleri özürlünün yaşadığı yerdeki bölgesel kuruluşta verilebilmelidir. Ancak, bazı durumlarda, belirli bir eğitim hedefine ulaşabilmek için, özel rehabilitasyon kursları, yerin elverişli olması durumunda özürlünün oturduğu mekanda organize edilebilir.

Özürlülerin ve ailelerinin eğitilmiş öğretmenler, rehberler ya da danışmanlar olarak rehabilitasyona aktif katılmaları için teşvik edilmeleri şarttır.

Devletler, rehabilitasyon programlarının oluşturulmasını ya da değerlendirilmesini, özürlülerle ilgili kuruluşlardan verilen bilirkişi raporuna göre yapmalıdırlar”.

[22] Bkz. UŞAN, s.68-70.

[23] UŞAN, s.71.

[24] Bkz. ILO., International Labour Conventions and Recommendations (1919-1981), Geneva 1981, s.589-597.

[25] ILO, s.1278-1280. Bu Sözleşme, ülkemiz tarafından 8.7.1999 tarih ve 4407 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve 10.7.1999 t., ve 23751 sayılı RG.de yayınlanmıştır.

[26] ILO., s.1305-1311.

[27] UŞAN, S.74.

[28] Bu Sözleşme, 26.11.1992 tarih ve 3850 sayılı Kanunla kabul edilmiştir. Bkz. 12.12.1992 t. ve 21433 S. RG.

[29] Bu Sözleşme, 30.11.1949 tarih ve 5448 sayılı Kanunla kabul edilmiştir. Bkz. 7.12.1949 t. ve 7373 S. RG.

[30] 18.10.1961 tarihinde Torino’da imzalanan ve 26.2.1965 tarihinde yürürlüğe giren bu Şart1989 yılında 2, 3, 5, 6, 8, 15. Maddeleri ile 4. Maddenin 1, 2, ve, 7. Maddenin de 1,2, 7, ve 10. fıkraları istisna tutularak onaylanmıştır. Bkz. 16.6.1989 t. ve 3581 sayılı Avrupa Sosyal Şartının.Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 4.7.1989t. ve 20215 S. RG.

[31] Konseyin diğer çalışmaları ile ilgili olarak bkz. UŞAN, s.81 vd.

[32] Geniş Bilgi için bkz. UŞAN, s.74 vd.; KARAUÇAK OĞUZ, Şebnem, Avrupa Topluluğu’nda Sosyal Politika ve Sosyal Güvenlik Sistemleri, İstanbul 1990 s.115 vd.; WADDINGTON, Lisa, Disability, Employment and the European Commumunity, Tilburg 1995, s.257 vd.

[33] Avrupa Birliği, 2003 yılını Avrupa  Özürlüler Yılı olarak kabul ve ilan etmiştir. Bkz. http://europa.eu.int/comm/employment_social/news/2002/dec/212_en.html  (21.12.2002).

[34] Şart m.26’ya göre, “Sebebi ve kaynağı ne olursa olsun, her özürlü, sosyal ve mesleki entegrasyonunu sağlayacak uygulamalardan yararlanma hakkına sahip olmalıdır. Bu uygulamalar aynı zamanda özürlünün kapasitesini, mesleki eğitim ve hareketliliğini, ulaşım ve ikamet imkanlarını iyileştirmeyi de içermelidir”.

[35] Özürlü işçilere yönelik çeşitli ülke mesleki rehabilitasyon faaliyetleri ile ilgili olarak UÇÖ. tarafından yapılan seminer ve değişik ülke uygulamaları için bkz. ILO., The Role of Governments, Employers and Trade Unions in Vocational Rehabilitations of Disabled Workers, Bangkok, Thailand 16-27 Agust 1982, Geneva 1982, s.1 vd.; KARAUÇAK, s.117 vd.; WHO., Is The Law Fair to the Disabled, A European Survey, England 1990, s.1 vd.; LUNT, Neil/THORNTON, Patricia, Employment Policies for Disabled People, A Review of Legislation and Services in Fifteen Countries, Employment Department, Sheffield 1993, s.1 vd.; MOMM, Willi/KONIG, Andreas, Community Integration for Disabled People, A New Approach to Their Vocational Training and Employment, ILR., V.128, N0.4, 1989, s.497 vd. Amerika Birleşik Devletleri Hukuku için, BERKOWITZ, Edward D., Disabled Policy, America’s Programs for the Handicapped, USA 1987 s.155 vd.; İngiliz Hukuku için, EMPLOYMENT DEPARTMENT, Employment and Tarining for People with Disabilities, Consultative Document, London 1990, s.18 vd.; THOMPSON, Mary, Employment for Disabled People, London 1986, s.77 vd. Alman ve İngiliz Hukuku (birlikte) için, FLOYD, Michael/NORTH, Klaus, People With Disabilities, Improving Civil Service Employment Opportunities in Britain and Germany, London 1991, s.1 vd.; FLOYD, Michael/NORTH, Klaus, Disability and Employment, Report on an Anglo-German Conference, London 1985, s.1 vd. Alman Hukukunda özürlülerin mesleki rehabilitasyonu ile ilgili bkz.. JUNG, Karl, Almanya’da Sakatların Mesleki Rehabilitasyonu ve İstihdamı, Dünya’da ve Türkiye’de Sakatlar ve Sorunları (Açık Oturum), İstanbul 1982, Çev. Devrim ULUCAN/Tankut CENTEL, s,19-36; ÖLÇEN, Makbule/ÖLÇEN, Ali Nejat, Özürlüler Hukuku, Almanya’da Özürlülerin Üretken Dünyası, Ankara 1991, s.46 vd.; SEYYAR, Ali, Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele, Özürlü Olmamak İçin Nelere Dikkat Etmeli, Özürlü Çocuğu Olanlar Neler Yapmalı, İstanbul 2001, s.198 vd.; KURT, Dilek, Özürlü Çalıştırma Zorunluluğunda Çağdaş Bir Model, Mercek, Y.6, S.21, Ocak 2001, s.132 vd.; KURT, Dilek, Çalıştırma Zorunluluğu: İstihdam İçin Çözüm mü?, Mercek, Y.2, S.7, Temmuz 1997, s.26 vd.; SEYYAR, Ali, Özürlülerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hakları, Toplumun Özürlülere Karşı Sorumlulukları, İstanbul 2001, s.44 vd.; SEYYAR; Ali, Almanya’da Mesleki Eğitim ve İstihdam Kurumu Olarak Özürlüler Çalışma Atölyesi, Mercek, Y.6, S.22, Nisan 2001 s.102 vd.

[36] Bkz. KURT, Dilek, Çağdaş Bir Model, s.132 vd.

[37] Bkz. ÇALIŞMA VE  SOSYAL DÜZEN FEDERAL BAKANLIĞI, Özetle Sosyal Güvenlik, Bonn 2001, s.66-72.

[38] DPT., Politika Dokümanı, s.13.

[39] İİBK., Sakatların İstihdamı Sorunu, Ankara 1991, s.11.

[40] TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, 2000 Yılı Çalışma Raporu, Ankara 2001, s.33.

[41] 2000 Yılı Çalışma Raporu, s.32.

[42] Bkz. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI, İstihdam Edilen Özürlü Memurların; Özür Grupları, Özür Oranları ve Eğitim Gruplarına Göre Dağılımı, Ekim 2001 Ankara ve İstihdam Edilen Özürlü Memurların; Kurumlar Bazında Derecelere Göre Dağılımı, Sınıflar ve Teşkilatlar Bazında Derecelere Göre Dağılımı, Ekim 2001 Ankara.

[43] Bkz. ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI, s.163.

[44] 16.5.1987 t. ve 19402 S. RG. Bu Tüzükte daha sonra bir takım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler için bkz. 6.1.1997 t. ve 22869 S. RG.

[45] Bkz. İİBK., Sakatların İstihdamı Sorunu, Ankara 1991, s.11; ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, SAKATLARI KORUMA MİLLİ KOORDİNASYON KURULU, Mesleki Rehabilitasyon ve Korumalı İşyeri Komitesi Raporu, Ankara 1994, s.24; SAKATLARI KORUMA MİLLİ KOORDİNASYONU KURULU, Sakatlara Yönelik Hizmetler Raporu, Ankara ty., s.89-90; UÇ, Gürol, Görme Özürlülerin İstihdamı Sorunları, Görme Özürlülerin Sosyal Güvenik Sorunları ve İstihdamı Sempozyumu, 1-2 Aralık 1997, Ankara, Ankara 1999, s.176 vd.¸ ERKAN, Gönül/KARATAŞ, Kasım, (İİBK) Ankara Mesleki Rehabilitasyon Merkezi ve Sosyal Hizmet Uygulaması, Görme Özürlülerin Sosyal Güvenik Sorunları ve İstihdamı Sempozyumu, 1-2 Aralık 1997, Ankara, Ankara 1999, s.189 vd.

[46] İş-Kur’a bağlı olarak 2000 yılında başta Ankara olmak üzere Adana, Bursa, Konya, Çanakkale gibi illerde toplam 382 özürlüye işgücü yetiştirme kursu düzenlenmiştir. Kurum 1988-2000 yılları arasında 339 kurs düzenlemiş ve bu kurslardan da 4.397 özürlü mezun olmuştur. Bkz. İŞ-KUR, 2000 Yılı Çalışma Raporu, Ankara 2001, s.45-46.

[47]  30.5.1997 t. ve 23004 Mükerrer S. RG.

[48]  Özürlüler İdaresinin yürüteceği hizmetlerde genel esaslar KHK. m.2'de şöyle sayılmıştır: "Bu hizmetin yürütülmesine ilişkin genel esaslar şunlardır:

a) Eşit katılım için özürlülerin sahip oldukları hak ve yükümlülükler konusunda birey, aile ve toplumun bilinçlendirilmesi, tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarının sağlanması, günlük yaşamlarında kendi başlarına yaşayabilme kapasitelerinin arttırılması,

b) Bilgi, hizmet ve fiziksel çevre koşullarının özürlüler için ulaşılabilir hale getirilmesi,

c) Doğumdan başlayarak okul öncesi, okul çağı ve yetişkinleri kapsayacak biçimde tüm özürlülere eğitimde fırsat eşitliği sağlanması,

d) İstihdamın, mesleki eğitimin ve rehabilitasyonla birlikte geliştirilmesi, istihdam alanlarının özürlülerin kullanımına uygunluğunun sağlanması ve teknolojiye uygun alet ve cihazların özürlülerce elde edilmesini kolaylaştırıcı önlemlerin alınması,

e) Özürlülerin sosyal güvenlikleri ile gelirlerinin korunması, aile hayatı ve kişisel bütünlükleri ile kültür, eğlence, spor ve din alanlarına tam katılımlarının sağlanması,

f) Özürlülere ilişkin plan programlar ile ekonomik ve sosyal statülerini etkileyen tüm kararların alınması sırasında özürlülerin katılımlarının sağlanmasıdır"

[49] Mesleki Rehabilitasyon ve Korumalı İşyeri Komitesi Raporu, s.31 vd.; Sakatlara Yönelik Hizmetler Raporu, s.95 vd. Ayrıca bkz. KİRAZ, Ahmet, S.H.Ç.E.K., Genel Müdürlüğü’ne Bağlı Görme Özürlüler Rehabilitasyon Merkezlerinde Mesleki Eğitim Faaliyetleri, Görme Özürlülerin Mesleki Rehabiltasyonu ve İstihdamı Konferansı, 21-22 Eylül 1995, Ankara, Yayına Hazırlayan, Kasım KARATAŞ, Ankara 1998, s.177-181; ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI, Özürlülere Hizmet Veren Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurum ve Kuruluşları İş Birliği ve Koordinasyon Toplantıları Sonuç Raporları, Ankara 2000, s.61 vd.

[50] 27.5.1983 t. ve 18059 S. RG.

[51] 6.6.1997 t., ve 23011 S. RG.

[52] Örneğin, Çocuk ve Gençlik Merkezleri, Kadın veya Erkek Konukevleri, Toplum veya Aile Danışma Merkezleri, Aile Danışma ve Rehabilitasyon Merkezleri ihdas edilmiştir (KHK.m.5). Bu değişiklikler ölie ilgili geniş bilgi için bkz. UŞAN, İnsan Hakları, s.559-560.

[53]  Sakatlara Yönelik Hizmetler Raporu, s.98-100.

[54] Sakatlara Yönelik Hizmetler Raporu, s.91-93. Ayrıca bkz. ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI, Özürlülere Hizmet Veren Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurum ve Kuruluşları İş Birliği ve Koordinasyon Toplantıları Sonuç Raporları, Ankara 2000, s.1 vd.

[55] 27.6.1984 t. ve 18453 S. RG.

[56] 14.4.1930 t. ve 1471 S. RG.

[57] DPT., Politika Dökümanı, s.18.

[58] Özürlülerin istihdamı konusunda uygulanan sistemlerle ilgili geniş bilgi için bkz. UŞAN, s.87 vd.; UŞAN, M. Fatih, İş Hukukunda Özürlü İstihdamı Yöntemleri, Prof.Dr. Süleyman Arslan’a Armağan, SÜHFD., C.6, S.1-2 1998, s.851 vd. (Bu makale 1-2.1997 yılında Ankara’da Görme Özürlülerin Sosyal Güvenlik ve İstihdam Sorunları Sempozyumunu bildiri olarak sunulmuş ve bildiri kitabında da yayınlanmıştır).

[59] Burada özürlülerin istihdamı ile ilgili uluslar arası kuruluş faaliyetlerine yer verilmeyecektir. Zira, bu konu gerek İş Hukukunda Sakat İstihdamı adlı kitabımızda ve gerekse burada yollama yaptığımız tebliğlerde ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Zaten Tebliğde meslek eğitimi alanında da yeri geldikçe istihdamla ilgili faaliyet ve çalışmalara yer verilmişti.

[60] İngiliz Hukukunda, 1995 tarihli Özürlü  Ayrımcılığı Kanununun yürürlüğe girmesine kadar, otopark bekçiliği ve yolcu asansör görevliliği bu tür mesleklerdendi.

[61] Ocak 1919'da ilk kez Almanya’da uygulanmıştır. Almanya’dan sonra, 1920 yılında Avusturya, 1921 yılında İtalya ve Polonya, 1923 yılında da Fransa özürlü işçiler için kota öngörmüştür.

[62] Değişiklikler için bkz. KURT, Çağdaş Model, s.132 vd.

[63] WADDINGTON, s.230; DOYLE, Brian, Disability Discrimination and Equal Opportunities, A Comparative Study of the Employment Rights of Disabled Persons, London, New York 1995, s.67.

[64] DOYLE, Disability, s.67; WADDINGTON, s.230; LUNT/THORNTON, s.145.

[65] LUNT/THORNTON, s.152.

[66] WADDINGTON, s.230.

[67] LUNT/THORNTON, s.122; DOYLE, Disability, s.66.

[68] Geniş bilgi için bkz. UŞAN, s.19 ve dn.104-108 deki eserler.

[69] WADDINGTON, s.167; DOYLE, Disability, s.97.

[70] LUNT/THONTON, s.170.

[71]  25.7.1965 t. ve 12056 S. RG.

[72]  6.6.1997 t. ve 23011 Mükerrer S. RG.

[73] Bu hükmün yürürlük tarihi 1.1.2001 olarak belirlenmişken daha sonra, 21.10.1998 tarih ve 4382 sayılı Kanun ile öne alınmış ve 1.1.1999 olarak tesbit edilmiştir (m.1). Bkz. 24.10.1998 t. ve 23503 S. RG.

[74]  27.7.1983 t. ve 18117 S. RG.

[75] Sözleşmeli personel kunusunda geniş bilgi için bkz. UŞAN, M. Fatih, İş Hukuku Uygulamasında Sözleşmeli Personel ve Özelleştirmenin Bunlara Etkisi, Prof.Dr. Halil Cin’e  Selçuk Üniversitesinde 10. Hizmet Yılı Armağanı, Konya 1995, s.553 vd.

[76] 1991 yılı Bütçe Kanunu’nun, Kadroların Kullanımı başlığını taşıyan m.51’e göre “... b) Genel ve katma bütçeli kuruluşlarla, mahalli idareler ve kamu iktisadi teşebbüsleri, özel kanun veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerleri, sakat ve eski hükümlüler için;

1. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel ve özel şartları taşımak kaydıyla anılan Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolardan,

2. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 3/c maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli personele ait sözleşmeli pozisyonlardan

3. Maliye ve Gümrük Bakanlığınca vize edilmiş işçi kadro ve pozisyonlarından

İş Kanunu 25 inci maddesinde belirlenen oranlarda kadro ve pozisyon ayırmaya ve yükümlü oldukalrı kadar atama yapmaya mecburdurlar”, 28.12.1990 t. ve 20739 S. RG.

[77] YENER, s.110.

[78] ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, Sözleşmeli Personel Çalıştıran Kamu Kurum ve Kuruluşlarının İstihdam Etmekle Yükümlü Olduğu Sakat ve Eski Hükümlüler Hakkında Tebliğ, 1992 yılında da Bütçe Kanunundaki özel hüküm gereğince İİBK. aracılığıyla söz konusu kuruluşların da 1475 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde özürlü istihdam etmek durumunda kaldıklarını göstermektedir. Bkz. 18.11.1992 t. ve 21409 S. RG. Ancak 1997 ve 1998 yıllarında özel hüküm olmadığı için bu kuruluşlarda sözleşmeli personel olarak çalıştırılan kişilerle ilgili olarak yükümlülüğün de olamayacağına dair, Başbakanlık Personel Başkanlığı görüşü de sunularak belirtilen İİBKGM. İSTİHDAM DAİRE BAŞKANLIĞI, 17.7.1998 t. ve 09139 S. Talimatı.

[79] 9.10.1998 t. ve 23488 S. RG.

[80] Yönetmelikteki eski düzenlemeye göre, "Sürekli olarak çalışma gücünden en az % 40 oranında yoksun olanlar ve sakatlığın görevini yapmasına engel olmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile belgelenenler" Yönetmelik hükümlerinden yararlandırılmışlardı (m.2). Yine değiştirilen Yönetmelik eski m.3'e göre de, “Beden veya zihin gücünden yukarıda belirtilen oranda yoksun olduğu resmi sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve bir iş bulmakta genellikle zorluk çeken, fakat herhangi bir işyerinde söz konusu yetersizliğe rağmen, bazı işleri derhal veya kısa bir alıştırma sonunda yapabilecek durumda olan kimseye sakat denir".

[81] 19.2.1999 t. ve 23616 S. RG.

[82] Bu Yönetmelik değişikliğinden önce, sözkonusu düzenlemeler bir Başbakanlık Genelgesi ile yürürlüğe konmuştu. Bkz. Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, 20.11.1997 t. ve B.02.0.PPG.0.12-383-26694 Sayılı, 1997/71 sayılı Genelge. 

[83]  12.4.1991 t. ve 20843 Mükerrer S. RG.

[84]  16.11.1995 t. ve 22455 S. RG.

[85] Nisan 2001 itibariyle terör eylemleri nedeniyle memur olarak istihdam edilenlerin isimleri ve çalıştırıldıkları kurumlar için bkz. BAŞBAKANLIK DEVLET HERSONEL BAŞKANLIĞI, 3713 Terörle Mücadele Kanununa Ek 4131 sayılı Kanunun 3. Maddesine Göre Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Alınan Hersonel (Memur Kadroları), Nisan 2001 Ankara.

[86] Yönetmelik m.6 kapsamda yer alan kimseleri tesbit etmiştir. Bu maddede Kasım 1996 tarihinde bir değişiklik yapılmış, ikinci bir değişiklik de Ekim 20001’e olmuştur. Bkz. Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malul Olanların Yakınlarının ve Çalışabilecek Durumdaki Malullerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik, 16.10.2001 t. ve 24555 S. RG.

[87]  29.3.1996 t. ve 22595 S. RG.

[88]  Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malul Olanların Yakınlarının ve Çalışabilecek Durumdaki Malullerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik için bkz. 2.11.1996 t. ve 22805 S. RG.

[89] Özürlü istihdamının ülkemiz açısından tarihi süreçteki seyri için bkz. ALTAN, Ö. Zühtü, Sakatlar ve Türkiye’de Çalışma Sorunları, Eskişehir 1976, s.166 vd.

[90] 572 sayılı KHK.m.13 ile % 2 olan oran % 3’e çıkarılmış ve bu hükmün uygulanması 4382 sayılı Kanun ile 1.1.1999 olarak belirlenmiştir (m.1).

[91] Bkz. 16.5.1987 t. ve 19402 S. RG. Bu Tüzükte, Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzükte Değişiklik Yapılmasına Dair Tüzük ile değişiklik yapılmıştır. Bkz. 6.1.1997 t. ve 22869 S. RG.

[92] Bkz. Özürlü ve Eski Hükümlülerin İstihdamı ile İlgili Tebliğ, 27.1.1999 t. Ve 23593 S. RG. Bu Tebliğde 20.4.1999 t. ve 23672 S. RG.’de yayınlanan Tebliğ ile değişiklik yapılmıştır. Yine Bakanlık, İşyerlerinde Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırılmasına İlişkin Tebliği de yürürlüğe koymuş (26.1.2000 t. Ve 23945 S. RG.), ancak bu Tebliğ daha sonra İşyerlerinde Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırılmasına İlişkin Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bkz. 24.5.2000 t. ve 24058 S. RG.

[93] Bkz.. 24.10.1998 t. ve 23503 S. RG.

[94] 572 sayılı KHK. İle İş K.m.25/A 2. fıkrada bir değişiklik yapılmış, ayrıca sakat ibaresi yerine özürlü ifadesine yer verilmiştir. Ama maddenin diğer kısımlarında sakat ibaresi kalmıştır. Dolayısıyla aynı madde içerisinde hem sakat hem de özürlü tabiri geçmektedir. Bu da kanun yapma tekniği ile bağdaşmamaktadır.

[95] İş K.m.25’te değişiklik yapılmasına karşın, Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzükte buna paralel bir değişiklik bu güne kadar yapılmamıştır.

[96] Gerçekten Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun her yıl on iki iş kolunda kendi üyesi olan işverenler çapında yaptığı istatistik de bunu göstermektedir. 1998 yılı aralık sonu itibariyle  ağaç, cam, çimento, deri, gıda, ilaç, inşaat, kağıt, kimya metal, şeker ve toprak işkolunda ortalama % 1,81 oranında özürlü istihdam edildiğini ortaya koymuştur. 1999 yılında bu oran % 2,66, 2000 yılı içinse % 2,77’ye ulaşmıştır. Bkz. TİSK., 1998 Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti, Ankara ty., s.24; TİSK., 1999 Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti, Ankara ty., s.24; TİSK., 2000 Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti, Ankara 2001, s.24.

[97] Ayrıntılı bilgi için TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRÜLÜĞÜ; İstatistik Yıllığı 2000, Ankara 2001, s.75-80. 1999 yılında işe yerleştirilen 16245 kişinin 10645 erkek, 1357’si ise kadındır. Yine bunların 4243’ü kamu, 12002’si ise özel sektörde işe girmiştir. 2000 yılında da 11806 kişinin 10501’i erkek, 1305’i kadın olup, bunlardan 1591’i kamuda, 10215’i de özel sektörde işe yerleştirilmiştir. Bkz. 2000 Yılı Çalışma Raporu s.18.

[98] 2000 Yılı Çalışma Raporu, s.18. 2000 yılı itibariyle sıra bekleyen özürlü sayısı 72.148 olup, bunların 63.623’ü erkek, 8.525’i ise kadındır. 2000 Yılı Çalışma Raporu, s.31

[99] Açık kontenjan olarak da 2000 yılı için kamuda 1.284, özel sektörde 13149, toplam 14.433 vardır. Bkz. 2000 Yılı Çalışma Raporu, s.32. 1 Ekim 2000 tarihinde Daimi İşçi Sınavı (DİS) yapılmış, 468.897 kişinin katıldığı sınavı 180.282 kışı kazanmıştır. Bu sınava 16.462 adet özürlü de girmiştir. 2000 Yılı Çalışma Raporu, s.17.

[100] Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük yürürlüğe konmazdan önce uygulama alanı bulan Sakatların ve Eski Hükümlülerin Çalıştırılmaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, hem genel anlamda sakatlığın tanımı yapılmış hem de Yönetmelik anlamında sakatlık belirlenmişti. Yönetmelik m.2'ye göre, "Beden veya zihin gücünden belirli bir oranda yoksun olduğu sağlık kurulu raporu ile belirlenen ve bir iş bulmakta genellikle zorluk çeken, fakat herhangi bir işyerinde sözkonusu yetersizliğine rağmen, bazı işleri derhal veya kısa bir alıştırma sonunda yapabilecek durumda olan kimseye sakat denilir". Bu genel tanımdan sonra, Yönetmeliğin kapsam alanı içerisinde yer alan Sakatlık oranları da, başlangıçta çalışma gücünün en az % 50 en fazla % 80 olarak belirlenmişken, daha sonra 1974 yılında yapılan değişiklikle bu oranlar % 40 ve % 70 kaybı olarak tesbit edilmiştir (m.3).

[101] 18.3.1998 t. ve 23290 S. RG.

[102] BAŞTERZİ, Süleyman/ŞUĞLE, M. Ali, İstihdam ve Danışmanlık Hizmetlerinin Hukuksal ve Toplumsal Yönleri, İstihdam ve Danışmanlık Hizmetleri Eğitim Programı, Ankara 1999, s.110.

[103] Değişik ülke mevzuatlarında işverenlere yönelik teşvik edici tedbirlerle ilgili olarak geniş bilgi için bkz. UŞAN, M. Fatih, Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğüne Aykırılığın Müeyyidesi: Yüz yirmi Dört Milyon Türk Lirası, Mercek, Y.3, S.10, Nisan 1999, s.25 vd.

[104] Bu konudaki tartışmalar ve görüşümüz için bkz. UŞAN, s.250 vd.; UŞAN, Yüz yirmi Dört Milyon, s.25 vd.

[105] VUK. Mükerrer m.298/10’a göre, “Bir hesap dönemi sonu itibariyle yapılacak değerlendirmede esas alınacak değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak ayın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Genel İndeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır.

Bu oran Maliye ve Gümrük Bakanlığınca her yıl Aralık ayı içinde Resmi Gazete ile ilan edilir”.

[106] 11.9.1999 t. ve 23813 S. RG.

[107] Yönetmeliğin amacı, 1475 sayılı İş Kanununa göre işçi istihdam eden kamu kurum ve kuruluşlarına işçi olarak alınacak özürlülerin istihdam edilmelerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir (m.1).

[108] Merkezi Sınav Kapsamındaki Özürlü ve Eski Hükümlüler ile Kapsam Dışındaki Özürlü ve Eski Hükümlülerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak Alınmalarına İlişkin Tebliğ için bkz. 19.9.2000 t. Ve 24175 S. RG. Bakanlık daha sonra bu Tebliğde  değişiklik yapmıştır. Bkz. Merkezi Sınav Kapsamındaki Özürlü ve Eski Hükümlüler ile Kapsam Dışındaki Özürlü ve Eski Hükümlülerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak Alınmalarına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ, 5.9.2001 t. Ve 24514 S. RG.

[109] Yönetmeliğin bu hükmü, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdam Edilecek Özürlüler Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişikliğe uğramıştır. Bkz. 3.8.2001 t. ve 24482 S. RG.

[110] 18.3.1998 t. ve 23290 S. RG.

[111] 13.8.1998 t. ve 23432 S. RG.

[112] Bu Yönetmelikte ilginç olarak üç kez değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikler için bkz. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdam Edilecek Özürlüler Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (3.8.2001 t. ve 24482 S. RG.), Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdam Edilecek Özürlüler Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinin 7 ve 11 inci Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (30.5.2000 t. ve 24064), Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdam Edilecek Özürlüler Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinin 7 ve 11 inci Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (14.4.2000 t. ve 24020 S. RG.).

[113] Terör eylemleri nedeniyle malul olanların ya da yakınlarının istihdamını öngören Yönetmelik çerçevesinde 2000 yılında 32 kişi özel sektörde işe yerleştirilmiştir. :Bkz. 2000 Yılı Çalışma Raporu, s26.

[114] 29.3.1996 t. ve 22595 S. RG.

[115] Bkz. UŞAN, s.219 vd.