Son Güncelleme Tarihi 02.04.2006
 
NİSAN 2006-SAYI 50

 

Makale

İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİSİNİN İŞYERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

(Karar İncelemesi)

Yrd. Doç. Dr. Sabahattin YÜREKLİ*

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

Esas No.:       2003/19327

Karar No.:     2003/19592

Tarihi: 20.11.2003

Karar Özeti:

İşyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının yazılı muvafakati alınmadan Müze ve Örenyeri gelirlerinin tahsiline başlanması ve personel ihtiyacı nedeniyle işyeri değiştirilmiş olup 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 4773 sayılı yasayla değişik 30. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, sendika temsilcisinin yazılı muvafakati alınmadan işyerinin değiştirilmesi mümkün olmadığından ve davacının işyeri değişikliğinin gerekçesi geçerli bir sebep içermediğinden davanın kabulü yönüne gidilecektir.

İlgili Kanun / Madde

2821 s. Sendikalar K/30.

20.11.2003 Günlü ilamla onanan

ANKARA 6. İŞ MAHKEMESİ

ESAS NO       : 2003/1175

KARAR NO  : 2003/1059

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; adına dava açılan Halil Esen’in davalıya bağlı Kütahya İl Müdürlüğünde müvekkili sendikanın işyeri sendika temsilcisi olduğunu, işyeri sendika temsilciliğine müvekkili sendika Eskişehir şubesinin 26.078.199 tarih 40/1 nolu kararıyla atandığını atamanın işverene 15.08.1999 tarih 99/0347 sayılı yazı ile bildirildiğini müvekkili sendika ile davalı arasında toplu iş sözleşmeleri bağıtlanmış olup halen de müvekkili sendikanın yetkisinin devam ettiğini, davalı bakanlığın Kütahya İl Müdürlüğünde çalışan davacının işyeri sendika temsilcisi olmasına rağmen, rızası alınmaksızın işyeri değiştirilerek Aydın Turizm ve Kültür Müdürlüğünde görevlendirildiğini belirtip yer değiştirme işleminin 2821 sayılı Sendikalar Yasası’nın 4773 sayılı yasayla değiştirilen 30. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek işyeri sendika temsilcisi olan davacının davalı bakanlığı Kütahya il Kültür ve Turizm Müdürlüğündeki eski işyerine ve görevine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetleyip davacının müvekkiline ait işyerinde geçici işçi statüsünde görev yaptığını davanın açıldığı tarihte 01.01.2001-31.12.2002 tarihleri arası TİS’nin süresi sona erdiğinden davacının temsilcilik görevinin de sona erdiğini ayrıca davacıyla yapılan hizmet akdinin 2. maddesine göre işverenin görev yerini belirleme yetkisinin bulunduğunu bu yetkinin TİS’nin 16. maddesinde de öngörüldüğünü Merkez Müdürlüğü 18.6.2003 tarih ve 2089 sayılı yazısından anlaşılacağı üzere davacının görev yeri değişikliğine muhalefetini ihtive eden ihtirazı kayıt dermeyen etmediğinden değişikliğe zımnen muvafakat ettiğini ve görev yeri değişikliğinin sendikal faaliyetine engel teşkil etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Davacının işyeri kayıtları ve özlük dosyaları getirilmiş, taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmiş, davalıyla ilgili tüm deliller toplanmıştır.

Dava davalı Bakanlığa bağlı Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrinde işyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının Aydın Kültür ve Turizm Müdürlüğüne tayin edilmek suretiyle gerçekleştirilen işyeri değişikliğine ilişkin davalı işleminin geçersizliğine ve davacının eski işyerine iadesine karar verilmesi istemini içermektedir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 2821 sayılı Kanun’un 4773 sayılı yasayla değişik 30. maddesinin 3. fıkrasında “işveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremez veya işinde esaslı bir tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır” hükmü bulunmaktadır.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının davalıya ait işyerinde geçici işçi statüsünde ard arda yenilenen belirli süreli hizmet akitleriyle çalıştığı ard arda yenilenen hizmet akitlerinin belirsiz nitelikteki akde dönüştüğü davacının adına dava açmış olan Tez Koop-İş Sendikası’na üye olduğu Tez Koop-İş Sendikası Eskişehir Yönetim Kurulunun 26.07.1999 tarih ve 40 nolu kararıyla işyeri sendika temsilciliğine atandığı, sendika temsilciliğine atandığının çalıştığı işyeri olan Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne 13.08.1999 tarih ve 99/0274 sayılı yazıyla bildirildiği Tez Koop-İş Sendikasıyla davalı arasında 01.06.199-31.12.2000, 01.01.2001-31.12.2002 ve 01.01.2003-31.12.2004 arası yürürlük süreli TİS’lerin bağıtlandığı davacının davalıya bağlı Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde işyeri sendika temsilcisi olarak çalışmakta iken Aydın İli Müze ve Örenyeri’nde gelirlerinin tahsiline başlanması ve personel ihtiyacı gerekçesiyle merkez müdürlüğünün 15.06.2003 tarih ve 2089 sayılı yazısıyla görev yeri değiştirilerek Aydın ilinde Örenyeri … görevlendirildiği, atama yazısının davacıya 30.06.2003 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Davacının görev yeri değişikliğine ilişkin atama yazısının davacıya tebliğ edildiği 03.06.2003 tarihinden itibaren işleyen bir aylık süre içerisinde 28.07.2003 günü açıldığı görülmüştür.

İşyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının yazılı muvafakati alınmadan Müze ve Örenyeri gelirlerinin tahsiline başlanması ve personel ihtiyacı nedeniyle işyeri değiştirilmiş olup 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 4773 sayılı yasayla değişik 30. maddesinin son fıkrası hükmüne göre sendika temsilcisinin yazılı muvafakati alınmadan işyerinin değiştirilmesi mümkün olmadığından ve davacının işyeri değişikliğinin gerekçesi geçerli bir sebep içermediğinden davanın kabulü yönüne gidilerek aşağıda yazılı olduğu üzere hüküm oluşturulması uygun bulunmuştur.

HÜKÜM: Bu gerekçe ile;

1- Davacının işyeri değişikliğine ilişkin davalı bakanlığın dava konusu işlemin GEÇERSİZLİĞİNE, davacının davalı bakanlığın Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü işyerine İADESİNE,

2-Davalı bakanlık harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan 7.880.000 ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya verilmesine,

3-Davacının yaptığı toplam 29.820.000 yargılama gideriyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince belirlenen 200.000.000 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

4-Taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça ve temyizi kabil olmak üzere verilen karar okunup anlatıldı. 21.10.2003.

 

KARARIN İNCELENMESİ

Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde, işyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının rızası alınmaksızın işyeri değiştirilerek, Aydın Turizm ve Kültür Müdürlüğünde görevlendirilmiştir. Davacı, söz konusu yer değiştirme işleminin SenK.m.30’a aykırı olduğunu ileri sürerek, eski işyerine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ise; davacının geçici işçi statüsünde çalıştığını, davanın açıldığı tarihte 01.01.2001-31.12.2002 tarihleri arası TİS’nin süresinin sona ermesi nedeniyle davacının temsilcilik görevinin sona erdiğini, davacıyla yapılan iş sözleşmesiyle işverenin görev yerini belirleme yetkisinin bulunduğunu ve ayrıca bu yetkinin TİS’de öngörüldüğünü, görev yeri değişikliğinin sendikal faaliyete engel oluşturmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Yargıtay, yapılan işyeri değişikliğinin SenK.m.30/3 uyarınca, sendika temsilcisinin yazılı muvafakati alınmadan işyerinin değiştirilmesinin mümkün olmadığı ve davacının işyeri değişikliğinin gerekçesinin geçerli bir sebep içermediğine dayanarak temsilcinin eski işyerine iadesine karar vermiştir.

1- Kararda üzerinde durulacak konulardan biri; Tez Koop-İş Sendikası Eskişehir Yönetim Kurulu 26.07.1999 tarih ve 40/1 nolu kararıyla işyeri sendika temsilcisini atamış ve 13.08.1999 tarih ve 99/0274 sayılı yazıyla Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bildirmiştir. O sırada, işyerinde 01.06.1999-31.12.2000 dönemi için toplu iş sözleşmesi yapılmıştır. Daha sonra da, 01.01.2001-31.12.2002 ve 01.01.2003-31.12.2004 arası yürürlük süreli toplu iş sözleşmeleri yapılmıştır.

Bilindiği üzere; sendika, işyerinde işyeri sendika temsilcisi atama yoluna gitmişse, SenK.m.34’te yer alan “...tayin ederek onbeş gün içinde kimliklerini işverene bildirir” hükmü uyarınca, temsilci olarak atadığı kişilerin kimliklerini onbeş gün içinde işverene bildirmekle yükümlü tutulmuştur[1]. Bildirim, atamaya yetkili sendika tarafından doğrudan işverene[2] veya işyerinde varsa işveren vekiline yapılmalıdır[3]. Bu bildirim, temsilcilik sıfatına bağlı sonuçların doğması için gereklidir. Başka bir deyişle, işçi sendikası atadığı temsilcilerin kimliklerini işverene bildirmedikçe, bu kişilerin temsilcilik sıfatından ve sonuçlarından söz edilemeyecektir[4].

Karardan görüldüğü üzere, işyerinde 01.06.1999-31.12.2000 dönemi için toplu iş sözleşmesi yapılmış ve 26.07.1999 tarihinde atanan işyeri sendika temsilcisi de 13.08.1999 tarihinde işverene bildirilmiştir. Ancak, işyerinde işyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının, daha sonra yapılan iki dönem toplu iş sözleşmesi için işverene herhangi bir bildirim yapıldığına dair bir veri söz konusu değildir. Ayrıca, davalı dilekçesinde de, 01.01.2001-31.12.2002 tarihleri arasındaki toplu iş sözleşmesinin sona erdiğinden davacının temsilcilik görevinin de sona erdiğini ileriye sürmüştür.

Karara bakıldığında, ilgili sendika her dönem toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki almış olmalı ki ardı ardına üç dönem toplu iş sözleşmesi yapmıştır. İşyerinde ilk toplu iş sözleşmesi döneminde yetkili olan sendika, yeni dönem toplu iş sözleşmesi için yeniden yetki almışsa, bu durumda atanan temsilcinin işverene bildiriminin yapılıp yapılmayacağı konusunda, Yargıtay bir kararında; SenK.m.34 uyarınca tayin edilen temsilcilerin kimliklerinin onbeş gün içinde işverene bildirilmesi zorunluluğunun, yetkiye ilk defa sahip olan toplu iş sözleşmesi tarafı olan işçi sendikası için geçerli olduğunu; her defasında böyle bir bildirmeye gerek olmadığını, ancak yeni bir temsilci atanacak ise, o zaman onbeş gün içinde işverene bildirimin gerekli olduğunu belirtmiştir[5].

Yargıtay’ın kararı bu yönde olmasına rağmen; toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki alan işçi sendikası, eski temsilcilerin yerine yenisini atamayıp onlarla çalışmaya devam etmesi halinde de işveren-temsilci ilişkileri açısından yine bu temsilcileri onbeş gün içerisinde işverene bildirmesi daha yerinde olacaktır. Böylelikle, işveren yeni dönemde kimlerin temsilci olduğunu resmi olarak bilecek, bir uyuşmazlık çıkması halinde de bu kişilerin temsilci olmadığı iddiasında bulunamayacaktır[6]. Nitekim karara konu olan olayda her dönem hangi temsilcinin atandığı işverene resmi olarak bildirilmiş olsa idi, davalı yukarıda ileriye sürdüğü “01.01.2001-31.12.2002 tarihleri arasındaki toplu iş sözleşmesinin sona erdiğinden davacının temsilcilik görevinin de sona erdiğini” iddiasında bulunamayacaktı.

Karardan görüldüğü üzere; en son 01.01.2003-31.12.2004 arası yürürlük süreli toplu iş sözleşmeleri yapılmış ve temsilcinin de görev yeri 30.06.2003 tarihinde değiştirilmiştir. Görev yeri değişikliğinin yapıldığı tarih dikkate alındığında 01.01.2003-31.12.2004 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi döneminde de temsilcinin görevine devam ettiğini görmekteyiz. Bu nedenle, davalının “01.01.2001-31.12.2002 tarihleri arasındaki toplu iş sözleşmesinin sona erdiğinden davacının temsilcilik görevinin de sona erdiğini” iddiası yerinde değildir. Aksi olmuş olsa idi, bilindiği üzere, SenK.m.35 uyarınca, temsilcinin görevi sendikanın yetkisi süresince devam edeceğinden, davalının iddiası yerinde olacaktı.

2- Kararın esasını oluşturan nokta ise; işyeri sendika temsilcisinin işyerinin değiştirilmesi durumudur. Karara bakıldığında; işyeri sendika temsilcisi olarak çalışan davacının rızası alınmaksızın işyeri değiştirilmiştir.

4773 sayılı Kanun’la, isabetli olarak uygulamada işyeri sendika temsilcilerinin iş ve işyerlerinin değiştirilmesinden kaynaklanan olumsuz durumları ortadan kaldırmak amacıyla SenK.m.30’da değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğe göre, “İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremez veya işinde esaslı bir tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır” (SenK.m.30/3).

Bu hükümle, işveren yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremeyecek veya işinde esaslı bir tarzda değişiklik yapamayacaktır. Bu hükümden, işverenin temsilcinin yazılı rızasını alması halinde, işinde ve işyerinde değişiklik yapabileceği sonucu çıkmaktadır. Ancak, yasal düzenlemenin bu şekilde olması karşısında; kanımızca, günümüzdeki çalışma koşulları altında, iş veya işyerinin değişimine ilişkin işverenden bir talebin gelmesi halinde, temsilcilerin işlerini kaybetme endişesi altında buna olumsuz yanıt verecekleri kendilerinden beklenemeyecektir. Bu nedenle, yazılı rızanın, işyeri sendika temsilcisinin yanında temsilciyi atamış olan sendikadan da alınması gerektiği şeklinde bir düzenlemenin yapılması, işverenin işyeri sendika temsilcisinin işyerini veya işini esaslı tarzda değiştirmesini zorlaştıracaktır[7].

Nitekim, 135 sayılı İşletmelerde İşçi Temsilcilerinin Korunması Ve Onlara Sağlanacak Kolaylıklar Hakkında Sözleşme’nin 1’inci maddesi uyarınca; temsilcilerin işten çıkarma dâhil kendilerine zarar verebilecek ve işçi temsilcisi[8] sıfatını taşımalarından her nevi işleme karşı etkili korumadan yararlanacakları hükmüne yer verilmiştir (m.1). Bu nedenle, temsilcilere işyeri değiştirmelerine karşı etkili korumanın sağlanması için yukarıda belirtildiği üzere, temsilcilerin yanında onları atayan sendikanın da onayının alınması yerinde olacaktır. Ancak, temsilcilerin işyeri değişikliklerine karşı korunmalarında bulunacak en gerçekçi çözüm; kanunda yapılacak bir değişiklikle, hükümdeki rıza şartına yer verilmeden, “işveren işyeri sendika temsilcisinin işini veya işyerini değiştiremez. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır” şeklinde bir düzenlemenin yapılması daha isabetli olacaktır.

SenK.m.30/3 uyarınca, işyeri veya işteki esaslı tarzdaki değişiklik yapılmasında, rıza şartı aranılması nedeniyle, sendika temsilcisinin yazılı rızası alınmadan işveren tarafından verilen tek taraflı iş ve işyeri değişikliği geçersiz olacaktır. Nitekim madde metninde açıkça, “Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır“ hükmüne yer verilmiştir. Hükümde yer verilen, işverence yapılacak söz konusu değişikliğin geçersiz sayılmasına ilişkin ifadeyle, işyeri sendika temsilcisinin iş sözleşmesinin devam edeceği anlatılmak istenmektedir. Bu nedenle, karara konu olan olayda, temsilcinin yazılı rızası alınmadan işyeri değiştirilerek Aydın Turizm ve Kültür Müdürlüğünde görevlendirilmesi açıkça kanuna aykırılık teşkil ettiğinden, SenK.m.30/3 uyarınca, yapılan işyeri değişikliği geçersiz olacaktır.

3- Kararda yer alamamakla birlikte, yazılı rızası alınmadan işyeri değiştirilerek, Aydın Turizm ve Kültür Müdürlüğünde görevlendirilmesi açıkça kanuna aykırılık teşkil eden temsilci, Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde, yeniden görevine başlatılmamış olması ihtimalinde; buna hangi hukuki sonucun bağlanacağı önem kazanmaktadır.

Böyle bir durumun söz konusu olması halinde, öğretide ileriye sürülen bir görüşe göre; işverenin işi kabulden kaçınmasına ilişkin BK.m.325. maddesinin değil, SenK.m.30. maddede yerverilen şekilde iş sözleşmesinin işverence haksız bir şekilde, İş Kanunu’nun iş güvencesine ilişkin hükümlerine aykırı olarak feshedildiği kabul edilerek, bu hükümlerin uygulanması gerektiği sonucuna varılması gerektiği belirtilmiştir[9].

Diğer görüş ise; böyle bir durumda, işverenin talimatlarına temsilcinin uyma borcunun bulunmayacağı, temsilcinin iş veya işyeri değişikliğine uymayarak, işveren tarafından işten çıkarılmayı bekleyip, iş güvencesi hükümlerinden yararlanma yoluna gidebileceği ileri sürülmüştür[10].

Kanımızca, böyle bir durumun söz konusu olması halinde, işverenin işyeri sendika temsilcisinin iş sözleşmesini fesih ettiğine dair ortada açık bir iradesi olmadığı sürece İş Kanunu’ndaki iş güvencesine ilişkin hükümler uygulanamayacaktır. Nitekim İşK.m.19’da açıkça belirtildiği üzere, işveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak zorundadır. İşveren bu şekle uyarak fesih yapmadığı sürece, BK.m.325 uyarınca işverenin temerrüdüne ilişkin hükmün uygulanması daha yerinde olacaktır. Ancak, işyeri sendika temsilcisinin iş sözleşmesini İşK.m.19 uyarınca, fesih yoluna gitmesi halinde, İş Kanunu’nun iş güvencesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı kanısındayız.

4- Karardan görüleceği üzere, davalı verdiği cevapta, temsilciyle yapılan iş sözleşmesinin 2. maddesinde işverenin işyerini belirleme yetkisinin bulunduğu ve bu yetkinin de TİS’in 16. maddesinde öngörüldüğü ileriye sürmüştür.

Davalının bu iddiasına rağmen, işçinin işe girerken imzaladığı iş sözleşmesinde temsilcinin işyerini değiştirme hakkını işverene veren hükümler, temsilcilik sıfatının devamı süresince uygulama alanı bulamayacaktır. Çünkü, işe girişte, iş için başvuran aday, genellikle kendisinin ve ailesinin geçimi için o işe ihtiyaç duyduğundan, işveren karşısında güçsüz durumdadır ve korunmaya muhtaçtır[11]. Bu nedenle işe girişte imzalanan ve bu sözleşmede temsilcinin işyerini değiştirme hakkını işverene veren düzenlemenin temsilci açısından bir bağlayıcılığı olmayacaktır.

Yine, işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinde, temsilcinin işyerini değiştirme hakkını işverene veren hükümler geçerli değildir. Çünkü, SenK.m.30/3’te yer verilen, sendika temsilcisinin iş ve işyeri değişikliği konusundaki yazılı rıza şartını arayan hüküm, emredici nitelik taşımaktadır ve bu rızanın mutlaka temsilcinin bizzat kendisinden alınması gerekmektedir. Nitekim, TİSGLK.m.5 uyarınca, toplu iş sözleşmesine kanun hükümlerine aykırı hüküm konulamayacağından, SenK.m.30/3’de yer alan bu açık hüküm karşısında bu hükme aykırı olarak temsilcinin işyerinin değiştirilmesine ilişkin rızası yerine geçeceği düşüncesiyle getirilen toplu iş sözleşmesi hükmünün bir geçerliliği olmayacaktır. Böylece, ne işe girişte imzalanan iş sözleşmesi nede toplu iş sözleşmesinde temsilcinin işyerinin değiştirilmesine ilişkin hükümler, temsilciyi bağlamayacaktır. Bu nedenle davalının iddiasına katılmak mümkün değildir.

Buna karşılık, kanundaki bu hüküm karşısında; temsilcilik sıfatı ve görevi devam ederken bizzat temsilciden alınan yazılı rıza ise, işverene işyeri değişikliği konusunda gerekli yetkiyi verecektir[12]. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere, yazılı rızanın, işyeri sendika temsilcisinin yanında temsilciyi atamış olan ilgili sendikadan da alınması temsilci üzerinde oluşabilecek baskıları bertaraf edebilecek yada en aza indirecektir.

Bu anlamda, sendika temsilcisinin işyeri değişiklikleri yanında, işini ağırlaştıran ve kendisine ek mali külfet yükleyen iş ve işyeri değişiklikleri de esaslı tarzda değişiklikler arasında sayılacaktır[13].

5- Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrinde temsilci olarak çalışan davacıya görev yeri değişikliğine ilişkin yazı 30.06.2003 tarihinde tebliğ edilmiş ve dava da 28.07.2003 tarihinde açılmıştır.

SenK.m.30/3’e bakıldığında, temsilcilerin işyerinin değiştirilmesi işlemine karşı hangi sürede dava açılacağına ilişkin, kanunda bir hüküm getirilmemiştir. Sadece SenK.m.30/1’de temsilcinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshinde İş Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu durum karşısında, temsilcilerin işyeri değiştirilmesi işlemi bir fesih olmamasına rağmen, işyeri değişikliklerinde de SenK.m.30/1 deki hüküm gereği, İş Kanunu’ndaki feshe ilişkin hükümlerden yararlanmak gerekmektedir. O halde; işyeri değiştirilen temsilci, İşK.m.20 uyarınca, kendisine işyeri değişikliğinin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilecektir. Karara bakıldığında, işyeri değişikliğine ilişkin yazı 30.06.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, dava da 28.07.2003 tarihinde İşK.m.20’de getirilmiş olan bir aylık hak düşümü süresi geçirilmeden açılmıştır. Dolayısıyla, dava süresi içerisinde açılmıştır.

6- Yine karara konu olan olayda, temsilcinin personel ihtiyacı gerekçesiyle görev yeri değiştirilmiştir. Yargıtay kararında, bu değişikliğe ilişkin olarak, davacının işyeri değişikliği gerekçesinin geçerli bir sebep içermediği belirtilmiştir. Bu ifadeden, işyeri değişikliğinin geçerli bir sebebe dayanması halinde, işyeri değişikliğinin yapılabileceği şeklinde bir anlam çıkmaktadır ki, buna katılmak mümkün değildir. Nitekim, SenK.m.30/3 ile getirilmiş olan hükümde, işyeri değişikliğinin sadece temsilcinin yazılı rızası olması halinde mümkün olacağı açıkça gösterilmektedir. Hükümde, temsilcinin işyeri değişikliğinde geçerli sebep kavramına yer verilmediğinden, sebebin geçerli olup olmamasının temsilcinin işyeri değişikliğinde bir önemi olmayacaktır. Geçerli sebep kavramı, ancak temsilcinin iş sözleşmesinin feshinde dikkate alınabilecek bir durumdur. Belirtmek gerekirse, İşK.m.18/3- b uyarınca, “işyeri sendika temsilciliği yapmak” fesih için geçerli bir sebep oluşturmayacaktır.

Sonuç olarak, yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere, temsilcinin yazılı rızası alınmadan işyeri değiştirilerek, Aydın Turizm ve Kültür Müdürlüğü’nde görevlendirilmesi açıkça SenK.m.30/3’e aykırılık teşkil ettiğinden, yapılan işyeri değişikliği geçersiz olacaktır. Bu nedenle, Yargıtay’ın işyeri sendika temsilcisinin yazılı rıza alınmadan işyerinin değiştirilemeyeceği ve eski işyerine iadesi yönünde vermiş olduğu kararına, katılmaktayız. Karara katılmakla birlikte, kararın gerekçesini oluşturan esaslardan birine katılamamaktayız. Katılmadığımız nokta ise; temsilcinin personel ihtiyacı gerekçesiyle görev yeri değiştirilmiş, Yargıtay da kararında işyeri değişikliği gerekçesinin geçerli bir sebep içermediği belirtmiştir. Bu ifadeden, işyeri değişikliği geçerli bir sebebe dayanmış olsaydı, bu değişikliğinin yapılabileceği şeklinde bir anlam çıkmaktadır. SenK.m.30/3’de, işyeri değişikliğinde dikkat edilecek tek husus temsilcinin yazılı rızasının olup olmadığıdır. Hükümde, açıkça temsilcinin işyeri değişikliğinde, geçerli sebep kavramına yer verilmediğinden, işyeri değişikliğinde, Yargıtay’ın üzerinde durduğu, sebebin geçerli olup olmamasının, temsilcinin işyeri değişikliğinde bir önemi yoktur. Geçerli sebep kavramı, ancak temsilcinin iş sözleşmesinin feshinde dikkate alınabilecek bir durumdur. Bu nedenle, temsilcinin işyeri değişikliğinde Yargıtay’ın geçerli sebep kavramı üzerinde durarak, bu kavramı kararına gerekçe yapmasına katılamamaktayız.



* Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

[1] Y9HD., 24.11.1983, 8061/9656, Tütis, Mart 1984.

[2] Berksun, Abdullah-Eşmelioğlu, İbrahim, Açıklamalı, Gerekçeli, İçtihatlı Sendikalar Kanunu, Ankara 1989, 656.

[3] Sabahattin Yürekli, İşyeri Sendika Temsilciliği ve Güvencesi, İstanbul 2004, 94.

[4] Öner Eyrenci, Sendikalar Hukuku, İstanbul 1984, 158.

[5] Y9HD., 09.10.2000, 8943/15583, Kazancı, (Bilgi Bankası), 2821/m.34.

[6] Yürekli, 95, 96.

[7] Yürekli, 218.

[8] “Bu Sözleşmenin uygulanmasında, işçi temsilcileri deyimi ulusal mevzuat ve uygulama ışığında ya sendika temsilcileri, şöyle ki sendikalarca veya bu tür kuruluşların üyelerince seçilen veya atanan temsilciler; ya da seçimle gelen temsilciler…anlamına gelmektedir”, 135 sayılı Sözleşme m. 3/ a, b.

[9] Nuri Çelik, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2005, 393.

[10] “Artık, temsilcinin eski 1475 sayılı Kanun’un m.16/II-e maddesi uyarınca, iş sözleşmesini işverenin tek taraflı esaslı bir tarzda değiştirmesi, nedeniyle haklı sebeple feshederek kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu değildir”, Fevzi Demir, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun Başlıca Yenilikleri ve Uygulamadaki Muhtemel Etkileri, Mercek (Özel sayı), Temmuz 2003, 106; “Ancak, sendika temsilcisinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için, kanunda belirtildiği üzere belirsiz süreli bir hizmet sözleşmesiyle çalışması gerekmektedir. Belirli süreli hizmet sözleşmesiyle çalışan sendika temsilcisi iş veya işyeri değişikliği konusundaki talimata uymadığı için sözleşmesinin işveren tarafından feshi halinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacak, sadece zamanından önce feshedilen belirli süreli hizmet sözleşmesinin doğurduğu sonuçlardan yararlanacaktır”, Demir, 253.

[11] Sarper Süzek, İş Hukuku, İstanbul 2005, 241.

[12] Demir, (Mercek), 106; Abbas Bilgili, İş Güvencesi Hukuku, İşe İade Davaları, Adana 2004, 151.

[13] Demir, (Mercek), 105.